Berlin'de bulunan Bilim ve Siyaset Vakfı'ndan Türkiye uzmanı Günter Seufert, Kobani ve Türkiye'nin tutumuna ilişkin Deutsche Welle'nin sorularını yanıtladı. Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) için Kobani'nin stratejik açıdan çok büyük öneme sahip olduğunu belirten Seufert, "Çünkü Kobani bölgedeki 3 büyük Kürt otonomi bölgesinin ortasında yer alıyor. Örgüt, bu kentten doğu ya da batıya doğru ilerleyebilir. Ayrıca Türkiye sınırında güvenli bir art bölgeye sahip olacak. Sonuçta Türkiye henüz kara harekatı konusunda kararlı görünmüyor" dedi. Alman uzman, Türkiye'deki 'Çözüm barış süreci açısından Kobani ne anlam ifade ediyor?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"PKK lideri Abdullah Öcalan, 1.5 yıl önce Türkiye ile bir 'barış süreci' başlattı. Aynı zamanda da Ortadoğu'da farklı etnik ve inanç gruplarının birlikte yaşayabilecekleri daha fazla demokratik haklar ve doğrudan siyasal katılıma dayalı bir toplum modeli ortaya koydu. Bu modelin uygulaması Kobani'de denendi. Türkiye'deki Kürtler ve özellikle PKK destekçileri, siyasi liderlerinin somut projesinin ilk kez uygulamaya geçirildiği Kobani'ye sembolik anlamda büyük değer veriyorlar. Onların gözünde Kobani, Ortadoğu'daki Kürtlerin geleceğinin sembolü."
Alman uzman, Kobani'nin halen 3 taraftan kuşatılmış durumda olduğunu, Türkiye'ye kitlesel olarak Türkiye'ye kaçabildiğini ancak Türkiye'deki Kürtler'inin IŞİD'le mücadeleye destek vermek için bölgeye gitmelerini engellediğini anlattı. Günter Seufert, şöyle devam etti:
"Türkiye; Selefi ve cihatçıların, yeteri kadar denetlenmeden Suriye'ye kolayca geçmelerine olanak sağladığı için Avrupa ve ABD'nin eleştiri ve baskısıyla sınırı kapattı. Öte yandan Türkiye de kendini Selefi, cihatçı ya da IŞİD örgütünün saldırılarından korumak zorunda. Bu nedenle tabii ki sınır kontrol edilmeli."
Bilim ve Siyaset Vakfı'ndan Türkiye uzmanı Günter Seufert, kuşatma altındaki Kobani'ye yardım malzemelerinin bu aşamada ulaştırılmasının mümkün olmadığını Türk Hükümeti'nin, insani yardım götürecek Kürtler'den IŞİD örgütünün yanı sıra Esad rejimiyle de mücadele etmelerini istediğini belirtti. Sefert, "IŞİD, Kobani'yi ele geçirirse bunun ne gibi sonuçları olur?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"IŞİD, Kuzey Irak'taki Kürt savaşçıların Sincar dağlarında örgüte verdiği zararı telafi eder. Ve örgüt yine askeri açıdan engellenemeyecek bir hareket haline dönüşür. Türkiye için ise ağır sonuçlar doğar. Çünkü Türkiye'deki Kürtler barış sürecini Kobani'ye bağlamış durumdalar. Sonuçta Türkiye Kürtleri Suriye'deki Kürtlerle aralarında sınır görmüyorlar. Bir çoğu akraba. Çoğu 30'lu yıllarda Türkiye'den Suriye'ye göç etmiş ve aynı dili konuşuyorlar. PKK Suriyeli genç Kürtleri, Türkiye'deki mücadelesinde görevlendiriyor. Çok ortak yönleri var. Bu yüzden Türkiye Kürtleri Kobani'nin düşmesini Türkiye'nin göz yumduğu düşmanca bir tutum olarak görecek. Türk hükümeti tezkereyi diplomatik alanda rahat hareket edebilmek, meclisten ayrıca onay almamak için çıkarıldı. Metinde, PKK ve Esad rejimleri isimleriyle anılarak Türkiye için asıl tehdit diye nitelendiriliyor. Ama IŞİD değil. Bu, Türkiye'nin önceliğinin IŞİD'den ziyade PKK ile mücadele ve ikinci aşamada da Esad rejimi olduğunu gösteriyor. Ankara'nın bu konuda ABD, Avrupa ve ABD'nin Arap müttefiklerinden farklı öncelikleri var."
Alman uzman, "Kürtler kendilerini bu nedenle mi yalnızlığa terk edilmiş hissediyorlar? Sonuçta Kürtlerin, Türkiye'nin müdahalesiyle ilgili talepleri var" hatırlatması üzerine, "Evet. Kürtler kendilerini yalnız bırakılmış hissediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir kaç hafta önce dünyaya yönelttiği 'Neden IŞİD'e karşı oluyorsunuz da PKK'ya olmuyorsunuz' sorusu karşısında öfkeliler. Kürtler Erdoğan'ın IŞİD ile PKK'yı aynı kefeye koymasını dayanaksız bir itham olarak görüyor" diye konuştu.