Arnavutluk'ta yaşayan Müslüman halk yıllardır sabırla bekledikleri, hayal ettikleri camiye yakında kavuşuyor. Enver Hoca döneminde maruz kaldıkları baskılar ve yok edilen dini mabedleri nedeniyle büyük sıkıntılar yaşayan Arnavutluk Müslümanları ülkelerinde büyük bir caminin yapılmasının heyacanını yaşıyor.
Arnavutluk Müslüman Birliği (Diyanet İşleri) Başkanı Skender Bruçay, başkent Tiran'da inşa edilecek Büyük Cami'nin inşaat izni ile ilgili tüm sorunların çözüldüğünü ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile caminin inşasına kısa bir süre içerisinde başlanacağını söyledi.
Bruçay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Diyanet'in, Tiran'daki cami projesinin gerçekleşmesinde verdiği destekten dolayı teşekkür etti.
Arnavutluk'un uzun zamandır beklediği camiye yakında kavuşacağını anlatan Bruçay, "Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortak proje geliştirdik. Diyanet İşleri Başkanlığı, bu projenin gerçekleştirilmesini üstlenen finansördür" ifadesini kullandı.
Bruçay, caminin inşaat izniyle ilgili tüm sorunların çözüldüğüne işaret ederek, "Diyanet İşleri Başkanlığı ile caminin inşasına kısa bir süre içerisinde başlanacağına inanıyorum. Böylece Arnavutluk'taki Müslümanlar da yıllardır sabırla bekledikleri, hayal ettikleri güzel bir camiye kavuşacak" şeklinde konuştu.
Arnavutluk'ta yaşayan Müslümanların bu camiyi hakettiğini savunan Bruçay, "Cami kutsal bir mekandır. Arnavutluk medyaları bu konuyu farklı yerlere çekmeye çalışıyor ancak bu projenin gerçekleştirilmesinde Arnavutluk devletinin büyük payı vardır. Konum itibariyle özel bir yerde inşa edilecek olan caminin inşaat iznini temin etme konusunda hükümet yardımcı oldu" dedi.
Komünist rejimin zorlukları
Bruçay, komünizm döneminde, Ethem Bey Camisi dışında Tiran'daki tüm camilerin yıkıldığını hatırlatarak, kentte her zaman büyük bir camiye ihtiyaç duyulduğunu ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle böyle bir caminin inşa edilemediğini söyledi.
Arnavutluk'un komünist rejimi "en acı" şekilde yaşayan ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Bruçay, sözlerini şöyle tamamladı:
"Arnavutluk, o dönemde kendisini ateist olarak ilan eden neredeyse tek ülkeydi. Hatta, ülkede ateizm hakkında bir müze dahi kurulmuştu. Komünizm döneminde din adamlarına yönelik de birçok yaptırım oldu, bazıları idam edildi, bazıları hapse girdi, bazıları da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Aynı zamanda dini mabetlere, yani camii ve kiliselere yönelik de çok ağır uygulamalar getirildi. Bu ibadethaneler yıkıldı ya da depo olarak kullanılmak üzere değiştirildi. İnsanların dinden uzaklaşmaları için uygulanan bir politika vardı. 1990'lı yıllarda komünist rejimin sona ermesi ve demokrasinin başlamasıyla birlikte, dini yaşam da yeniden uyanmaya başladı. Tiran’da böyle bir caminin inşa edilecek olmasında dolayı çok mutluyuz."