Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, "Turkiye'de Merkez Bankası maliye politikası hakkındaki görüşlerini, Hükümet üyeleri de para politikası hakkındaki görüşlerini açıkça ifade edebilmektedir. Bu ifadeleri karşılıklı olarak kullanmak sorun değil hatta sağlıklı bir şeydir" dedi.
Haydarpaşa Garı'nda düzenlenen "Geleceğin Şehirleri Forumu: New York'tan İstanbul'a Mega Şehirler ve Finansal Merkezler Paneli"nde konuşan Başçı, Türkiye'nin fiyat istikrarı açısından dezenflasyon sürecinden geçtiğini belirterek, "Enflasyondaki düşüşün haziran ayı verisinden itibaren başlayacağını tahmin ediyoruz" ifadesini kullandı.
Kredi büyümesinin sürdürülebilir seviyelerde olması gerektiğine dikkati çeken Başçı, kredi büyüme hızının yüzde 15 seviyesine yaklaştığını ve cari işlemler açığındaki iyileşmenin devam etmesini beklediğini söyledi.
TÜRKİYE'NİN BÜYÜME ORANI İYİ
Başçı, dünyanın şu anki bulunduğu şartlar göz önüne alındığı ve Çin'in yüzde 7 büyüdüğü bir ortamda Türkiye'nin yüzde 4'ün üzerindeki büyümesinin iyi olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'de sağlıklı bir finans sektörü ve izlenen ihtiyatlı makroekonomik politikalar, sürdürülebilir büyümeye katkı yapmaya devam ediyor" diye konuştu.
Pazarlamanın 4 unsurunun dışında bankacılar için 5. bir unsurunun olduğunu ifade eden Başçı, "Bu da basiretli ve temkinli olmaktır. Bankacılarımız geçmişten çok önemli dersler çıkarttıkları için çok temkinli davranıyor. Bunun da ötesinde temkinli olmak gerekirse makro ihtiyati tedbirler devreye sokuyoruz" dedi.
İstanbul'un dünyanın en önemli ve güzel finans merkezi olmasının mümkün olduğunu ve bunun sürdürülebilirlikle sağlanabileceğini belirten Başçı, şöyle devam etti:
"Pazartesi günü Konya'da olacağım ve orası Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin kenti. ABD'de Rumi olarak tanınıyor ve en çok satan aşk şiirleri kitabı da Rumi'nin. Rumi ebedi aşktan bahseder. Ebedi aşk her zaman sürdürülebilirlikle ilgilidir. Geçici güzellik 'güzelliktir' ama gerçek güzellik istiyorsanız sürdürülebilir olması gerekmektedir. İstanbul'u bu anlamda dünyanın en güzel finans merkezi yapabiliriz."
MERKEZ BANKASI ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE ÇALIŞIYOR
Erdem Başçı, "Merkez Bankası'nın bağımsızlığının tartışıldığına" ilişkin bir soru üzerine şunları kaydetti:
"Halihazırda biz hem hukuken hem fiilen bağımsız ve şeffaf bir şekilde çalışmaktayız. Pek çok ülkede bunları birlikte bulmak kolay değildir. Merkez Bankası her zaman Hükümetin maliye politikasında temkinli davranmasını tavsiye etmiştir. Benzer şekilde Hükümet üyeleri de Merkez Bankası'na eleştiri ve tavsiyede bulunabilmektedir. Türkiye'de iş adamları, gazeteciler ve köşe yazarları para politikasını rahatlıkla eleştirebilmektedirler. Herkes görüşlerini belirtebilir. Bu alanda tam bir şeffaflık söz konudur. Merkez Bankası ise enflasyonu düşürmek için gerekli tedbirleri Para Politikası Kurulu'nda (PPK) alır. Biz herkesi duyarız ve dinleriz. Söylediklerini dikkate alırız. Eğer parasal aktarım mekanizmamızda ele almadığımız bir husus varsa bunu ele alırız ve 7 üyemizle birlikte en doğru kararı vermeye gayret ederiz.
Merkez Bankası'nın bağımsızlığını halka sorduğunuz zaman bunun normal bir prosedür olduğunu ve Merkez Bankası'nın bağımsızlığı konusunda en ufak bir şüpheleri olmadığını söylerler. Uluslararası finans piyasası ve medya için de bu böyle olmalıdır. Bizdeki şeffaflığı dünyada başka yerde pek bulamazsınız. Bu güçlü olan noktamızdır. Türkiye'de Merkez Bankası maliye politikası hakkındaki görüşlerini Hükümet üyeleri de para politikası hakkındaki görüşlerini açıkça ifade edebilmektedir. Bu ifadeleri karşılıklı olarak kullanmak sorun değil hatta sağlıklı bir şeydir."
BAŞBAKAN ERDOĞAN MERKEZ BANKASINA SERT ÇIKMIŞTI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta AK Parti Grup Toplantısı'nda ekonomiye ve Merkez Bankası'na ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. Başbakan Erdoğan Merkez Bankası'na yönelik eleştirilerine devam etmişti.
Merkez Bankası'nın enflasyon hedefini bir çok kere açıkladığını hatırlatan Erdoğan, "Ama artık yetti" dedi.
''BU FAİZ ORANI YÜKSEKTİR, BUNUN DÜŞMESİ LAZIM''
Başbakan Erdoğan, şöyle konuşmuştu:
"Biz atmosferi balans etmekle görevliyiz. Onun için de bizim düşüncelerimiz çok açık nettir. Bu faiz oranı yüksektir. Bunun düşmesi lazım ki, reel yatırım artsın. Ben Lübnan’da söylemiştim. Yine söylüyorum. Bir defa biz sıcak parayla bir ülkenin kalkındığına inanan bir ülke değiliz. Kimse bizi bununla aldatmasın. Biz reel yatırım için gelene mukayese edilemeyecek derecede hoş bakar ve adımlara desteği veririz. Bize gelecek fayda orada. Eğer siz yüksek faizle kredi vermeye kalkarsanız benim ülkemdeki özellikle iç sermaye, yerli sermaye yatırım yapabilir mi? Yapamaz. Neyle yapacak? Eğer finansın maliyeti ucuzsa onun yatırım yapma şansı vardır. Finans sektörü şöyle kar etmiş böyle kar etmiş. E tabi, öyle ballandıra ballandıra anlatılıyor ki, bazı vatandaşlarımız bankaların kapısına üşüşüyor ama birileri kârda yarışıyor. Tamam da kardeşim, bir buçuk kazanacağına 750 kazan arkadaş. Buradaki yatırımcıya daha düşük ver. Ama dert daha fazla kazanmanın hırsı, ülkeyi yüceltmenin hırsının çok ötesinde. Kendilerine şunu söylüyorum. ABD’de faiz oranı bir. Japonya’da eksi. Onlar bunu bu şekilde yapıyor da siz niye bunu düşüremiyorsunuz? Elli dereden elli yerden su getiriyorlar. Onlar bu faizle kazanmıyor mu? Onlar kendi ülkelerini düşünüyor. Benim ifadelerim onları rahatsız edecek. Kendi öz sermayeleriyle değil ha, bütün mudinin imkanlarıyla. Tabi ki açarken bir sermaye koyacak, bu kadar da olsun. ve Merkez Bankamızla kendilerine de söylüyorum. Siz bugüne kadar açıkladığınız enflasyonlarda hiçbir zaman tutturabildiniz mi? Hep revize ettiniz. Faizi de aynı şekilde. Ama artık yetti. Bunu söylemek zorundayız. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bize değişik yerlerden değişik gerekçeler getiriyorlar. Bırakın o işi. Bir temel unsur söylüyorum. Biz yüzde 63 devletin borçlanma faiziyle aldık. Faiz inmeye başladı indi indi enflasyon da indi. Bu örnek ya, bundan daha güzel örnek olur mu?"
