Bilinen en eski üç kağıdı ise çok cüretkâr: İstanbul işgalinin sona ermek üzere olduğu günlerde, Türk ordusunun şehre girmesine üç-beş gün kala Eyüplü Halit, arkadaşı Arap Abdullah ile Rumların yoğun olarak yaşadığı bir semtte, metruk bir bina ayarlayıp “karakol” kurmuştu. Kentte o zaman tam bir otorite boşluğu olduğu için kimse de bunu garipsemiş. Kendisi “komiser”, arkadaşı da “bekçi” olmuş. Sonra mahallenin zengin bilinenlerine musallat olmuşlar. Önceden belirlenmiş kurbanlar karakola çağrılmış. Numaraları çok basit ve bildik: Arap Abdullah “iyi polis”, Eyüplü ise “kötü polis” rolünde makasa aldıkları biçareleri korkutarak soymuşlar. Arka odayı da nezarethane dekorunda düzenlemişler. İki dolandırıcı böylelikle Türk ordusu şehre girinceye kadar faaliyette olan bu karakolda çok can yakmışlar…
Kimisi zenginleri dolandırıp fakirlere dağıtmış kimisi ise filmlere bile konu olmuş dolandırmalar yapmış!