(…) İmralı’da önce birinci botu boşalttılar. Ambarın küçük, yuvarlak penceresinden Celal Bayar’ın, Koraltan’ın, Zorlu ve Polatkan ve Kalafat’ın çıktıklarını gördüm. Hepsi bizim gibi kelepçeli idi ve fazla olarak kravatları da yoktu. Ben sıcaktan kendilerinin çözdüğünü sandım. Halbuki asılma hazırlığı imiş. Ayrıca cüzdanlarını, saatlerini, kalemlerini de almışlar, ayrı ayrı bohçalara koymuşlar. Sonradan öğrendim ki onlar da neşe ile İmralı’ya kadar gelmişler. Yalnız Polatkan düşünceliymiş. Fatin’in (Rüştü Zorlu) de kravatları çözülüp eşyaları alınınca “Hükmü bu akşam infaz ederler muhakkak” demiş.