ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Türkiye'de TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ

HIZIR A. ASLAN

29 Temmuz 2013 Pazartesi 12:38
  • A
  • A

Türkiye’de bugün yaşananları anlamak için bugüne kadar burada yapılan toplum mühendisliği faaliyetlerini iyi analiz etmek lazımdır. Aslında bu konu çok yönlü bir yazı dizisi konusudur. Bugün burada kısaca değineceğim, inşallah ilerleyen zamanda daha ayrıntılı yazılar yazabilirim.

Toplum mühendisliği nedir?

Toplum mühendisliği bir topluluğun belli hesaplar, planlar ve ideolojiler dâhilinde özel yetiştirilmiş kişiler eliyle sosyolojik(fikri, kültürel, ahlaki-dini) değişime uğratılmasıdır. Eğitim de aslında bir toplum mühendisliği faaliyetidir. Ancak bizim burada bahsettiğimiz art niyetli olanlarıdır. Bu meselenin aktif tarihi Avrupa’da ortaya çıkan “Fikir akımlarına(izmler)” dayanır. Uyduruk şeylerle toplum yönetip yönlendirmek o zaman keşfedildi. Bu coğrafyada da Osmanlı döneminde uygulanmaya başladı ki: İttihat-terakkinin kendisi ve faaliyetleri ve “İslam’da reform” hareketleri bu cihettendir. Allah’ın laneti bunları tertipleyenlerin üzerine olsun.

Cumhuriyet sonrasında cumhuriyetçilerin en büyük problemi Türkiye halkının Osmanlı Devlet ve Toplum geleneğini her haliyle devam ettirmek istemesiydi. Ama Cumhuriyet bu geleneği kökten değiştirmek üzre kurulmuş çok yönlü ve çok “taraflı”(uluslu) ince elenip sık dokunmuş(tüm ayrıntıları hesaplanmış) bir proje idi. Bu projeyi hayata geçirmek için İlke ve İnkılaplalar çıkarılmış, Devlet kurumları ve kanunlar yeniden düzenlenmiş ve bu çalışmaların hiçbirinde halkın rızası alınmamıştır. İstiklal Mahkemelerinde yüzbinlerle(yaklaşık 500.000) ifade edilen-13 milyonluk Türkiye’de-kanaat önderi, müderris ve muallim Cumhuriyet projesini önleme ihtimalinden dolayı idam edilmiş nüfuzlu kişiler göz hapsinde yaşamaya mecbur edilmiş ve bu sayede halkın dini ve kültürel refleksleri tırpanlanmıştır. Sonrasında İslami bütün faaliyetler katı bir biçimde yasaklanmıştır.

Tek parti dönemi sonrasında da Müslüman halkın siyasi, kültürel ve ekonomik toparlanma çabaları da darbeler vesilesiyle katı bir zalim bir üslupla sonlandırılmıştır. Bu süreçte sağ-sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt çatışması çıkarılarak toplum kutuplaştırılmaya çalışılmıştır.

Bütün bu süreçte hiç dikkat çekmeyen farklı bir toplum mühendisliği faaliyeti yürütülmekteydi. Yerli(Yeşilçam) ve yabancı(Hollywood) sinema-dizi filmlerle toplumun dini ve kültürel değerleri aşındırılmaya ve/veya değiştirilmeye çalışılıyordu. Hatırlanırsa o dönemdeki Yeşilçam(Kemal Sunal, Şener Şen, İlyas Salman) filmlerinde hocalar menfaat düşkünü, üçkâğıtçı ve namussuz figürler olarak tasvir ediliyor ve yaşanan sıkıntıların sorumlusu addediliyordu. Aynı zamanda hırsızlık, katillik ve “modernizm(Ahlaksızlık)” özendiriliyor, batı hayranlığı oluşturulmaya çalışılıyordu. Yapılan tarihi filmlerde ise halkın acizliği ve korkaklığı toplum bilinçaltına işleniyor ve kurtuluşun ancak doğaüstü bir kurtarıcı tarafından gerçekleştirilebileceği telkin ediliyordu. Ayrıca cinsel içerikli filmlerle başta gençler olmak üzre halkın ahlakı bozuluyor ve ahlak dışı davranışlar normalleştirilerek toplumun ahlaki refleksleri yok edilmekteydi.

Günümüzde de sinema-dizi sektöründe de ahlaki-kültürel değerlere saldırılar son hızla devam etmektedir. Özetle bahsettiğimiz bu durumların sonucu olarak ülkede hırsızlık, adam öldürme, fuhuş aşırı derecede artmış ve normalleşmiş hatta halkın giyim, yaşam tarzı ve kültürel değerleri değişmiş ve değişmektedir.

Cumhuriyet projesinin asıl amacı görünen o ki; 1000 yıldır İslam’ın sancaktarlığını yapan bu milleti ârızî meselelerle uğraştırıp bölgedeki sömürü faaliyetlerini sürdürmek ve mümkün mertebe benliğini kaybetmesini sağlamaktı.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.