-Afedersiniz hanımefendi. İsminiz nedir?

-Neden sordunuz? Size ne ismimden?

-Siz bu ülkenin vatandaşı mısınız?

-Bunlar nasıl sorular böyle. Herhalde yani.

- Durun celallenmeyiniz hemen. Peki öyleyse söyler misiniz bu giydiğiniz üstünde İngiltere bayrağı olan elbisenizde nedir? Daha mı Avrupalı hissettiriyor size kendinizi. Artık bayrağınızı da mı beğenmiyorsunuz. Hani şehitlerimizin kanıyla al renge bürünen ay yıldızlı bayrağımızdan bahsediyorum. O şehitler ki biriside sizin dedenizdi. İşin acı kısmı ise dedeniz, siz o İngiliz bayrağının altında, İngilizlerin siyahilerden sonraki yeni kölesi olmayasınız diye hiç düşünmeden kanının son damlasına kadar savaşmıştı. Sizin için yahu. Bu size hiç mi bir şey ifade etmiyor? Yurdunuzdan çıkmak zorunda kalmayın diye, dilinizi, dininizi değiştirmek zorunda bırakılmayın diye son nefesine kadar aşkla, imanla savaşmıştı. Onun düşüncesine göre bu Yüce Milletin sıradan bir neferiydi kendisi. Ondan sonra gelecek olan nesiller gülsün diye o vazgeçti gülmekten. "Benim canım feda olsun, yeter ki bu bayrak sancaktan inmesin, Ezan-ı Muhammedi susmasın." demiştir eminim ki.

Rahat mı uyuyordur sence mezarında O ve diğer fedakâr ruhlar. Sızlıyordur kemikleri. Ağlıyorlardır mezarlarında. Eğer yolun düşerde bir gece uğrarsan belki duyabilirsin hıçkırıklarını. Ağlıyorlar çünkü bu topraklarda o üstünde gururla, gerine gerine, mutlu mutlu, taşıdığın bayrak ve diğer yabancı ülkelerin bayrakları dalgalanmasın diye her şeylerinden vazgeçmişti Onlar! "Bunun için mi anadan, babadan, yardan geçtik biz!" demişlerdir.

Aferin size! Aferin! Gidin de, üstünüzde bayrağını taşıdığınız ülke size üstün hizmet madalyası taksın. Birazda onunla gezersiniz sokaklarda.

Sadece biraz vefa gerekiyordu onlar için. Biraz daha vefalı olabilirdiniz. Biraz daha hayalı olabilirdiniz. Ama yapmadınız ve umarım bunun için ağır bir bedel ödemek zorunda kalmazsınız.



Bunlar söylemek istediklerimdi. Susup bir şey söylememeyi tercih ettim. Çünkü altı üstü bir elbiseydi. Böylesine abartılı bir konuşma yapılmazdı. Zarar gelmezdi böyle şeylerden.(!)