Devletsel bazı tanımları kendimce yorumlamaya çalışacağım.

Vatandaşlık Tanımı;


İlk olarak vatandaşlık tanımını açıklamak istiyorum. Vatandaşlık tanımında beni şahsen, Türkiye vatandaşı, Türk vatandaşı gibi tanımlar bağlamıyor. Her iki tanıma da varım. Çünkü kelime demagojilerine karnım tok. Biliyorum ki, Türk vatandaşlığındaki "Türk" kelimesi Türkiye isminin ürünüdür. Almanyalı olana Alman, Amerikalı olana Amerikan, Fransalı olana Fransız dendiği gibi, Türkiyeli olana da Türk denir. Velev ki, direkt olarak Türk ırkının isminde bu söylenmiş olsun. Beni yine bağlayan bir şey yok. Çünkü bu devletin kurucu unsuru Osmanlı insanlarıdır. Osmanlı da, Selçuklu...

Yani kurucu omurga Türk. Bundan dolayıdır ki, Türklerin omurgası olan bir ülkede o ülkenin vatandaşı olursak Türk vatandaşı oluruz. Osmanlıda, Kürt aşiretleri kendilerine Osmanlı vatandaşı derken gocunmuyordu. Çerkes olan da, Ermeni olan da.. Bu tip küçük pürüzler suni. Ha devlet, Ne Mutlu Türk'üm Diyene! dedirtirse sıkıntı olur tabi. Osmanlı da, Ne Mutlu Osmanlıyım Diyene! dedirtse sıkıntı olurdu. Nitekim, İttihat Terakkicilerin Türkçe zorunluluğunu şart koştuğu dönemler bile sıkıntı oluşturmaya başlamıştı.

Buna karşı çıkan Kürtler olursa, samimi ve gerçekçi değiller. Gerçek Kürtlerin böyle bir derdi yok. Ne pkk, ne kck ne bdp, Kürtlerin temsilcisi filan değil. Onlar tam tersi Kürt ve Türkiye düşmanı. Aynı devlet yapılaşmasını Kürtler yapmış olsaydı, bugün devletin adı Kürdiye olurdu. Fakat, bu sefer Kürtler Ulus-Devlet yapısını faşizmle birleştirseydi aynı sorun oluşurdu. Bunu kullanırlardı. Yoksa dağa çıkan Kürtte, Türkte olmaz. ÇIKARTILIRLAR.

Devletin yapısının buna müsait olduğunu vurgulamaya çalışıyorum. Ulus-Devlet küçük devlettir.

Devlet Yapısı;


Bana göre bu tip(Kürt sorunu, Alevi..) sorunların temel sebebi (ki bana bunlar suni sorunlardır.) devletin kurulduktan sonra dönüştüğü yapı, yani; Ulus-Devlet. 600 yılı aşkın süredir çok fazla etnik, dil ve dini farklılıkları olan insanları bir arada tutabilmenin sebeplerinden bir tanesi İmparatorluk zihniyetli yönetim biçimiydi. Çünkü İmparatorluk, Çoklu Hukuk'u destekler. Bu Şeriat ile birleşince de, kusursuz olur. Fakat sadece devlet yapısı olarak değil, karakter yapısı olarak da, tek kendi milleti ile geçinen bir millet olmadığı için Türkler; sıkıntı oluştu.

Yani şöyle yapılmış oldu. Sarı, Kırmızı, Mavi, Yeşil, Turuncu renkli bilyeler düşünün. Bu bilyeler renkli bilyeler isimli kutuda saklandığında sıkıntı oluşmaz. Fakat siz bu çok renkli bilyeleri gidip de, sadece Sarı renkli bilyelerin kutusunda saklarsanız diğer renkte olan bilyeler için sıkıntı olur.

Devlet İtibarı;


Mustafa Armağan sağolsun, daha devlet armamızın bile olmadığını öğrendim.

Devlet arması bile olmayan bir ülkeyiz. Kaldı ki, armaların en haşmetlisi bizdeyken. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra bir arma yarışması yapılmış ama kullanılmamış. O kadar itibarımız düşmüş. Sadece arma çalışmasından farkı anlamak mümkün. Armalara bakın, farkı anlayın.

Osmanlı Devleti Arması: http://2.bp.blogspot.com/-470x5f7xkk4/UqmvLE7INpI/AAAAAAAAApo/tUeSyDaE1YY/s320/500px-Osmanli_armasi.svg.png

Türkiye Cumhuriyet Arma -Çalışması-: http://1.bp.blogspot.com/-h3Kd38q3Pyo/UqmvE-lEVvI/AAAAAAAAApg/FWF7_6JXhRk/s320/TC+Armas\%C4\%B1.png


Uluslararası arenalarda güçsüz olduğumuz dönemlerde gözümüzün önündeki adaları da kaptırırız, 5 milyar dolar için de bel bükeriz, başımıza çuval da geçirttiririz.

Ezilmişlik Duygusu;

Türkiye'nin en büyük sorunlarından birisi de ezilmişlik duygusu ve onun ürünü olan kopyala/yapıştır kültürü. Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulalı, çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmaya çalışıyoruz.

Her açıdan da bu böyle. Yasalardan, devlet yapısına, iş modellerinden, üretime. Biz savaş gemisi yapamayız, savaş uçağı yapamayız, yazılım yapamayız şudur budur. Bunların dışında kendi arabamızı bile hala üretemedik adam akıllı gitti.

Yani tamamen kendimize güvenemediğimiz sürece Türkiye Cumhuriyetiyiz. Güvendikten sonra Devlet-i Aliyye-i Türkiyye'yiz.