Sevgili Seyit Onbaşım,
Ben Anadolu’nun küçük bir şehrinde senden yaklaşık bir asır sonra dünyaya geldim. Çocukluk yıllarımdan bu yana adını belki binlerce kere duydum. Şimdi çok uzaklardasın ama burada herkes seni ve silah arkadaşlarını konuşuyor. Tarihe altın harflerle yazdığınız destanı kimse unutmadı ve sayenizde artık herkes Çanakkale’nin geçilemeyeceğini, bu topraklarda ezanların dinmeyeceğini biliyor.
Vatan için, bayrak için, Allah için savaşanlar asla ölmezmiş bunu gün geçtikçe daha iyi anlıyorum. Odamdaki şanlı bayrağa her bakışımda ulu önder Mustafa Kemal’i ve sizleri görüyorum onbaşım. Bazen top sesleri duyuyorum, “Allah-ü ekber” nidalarına karışmış top sesleri. Mehmet Âkif sizin için “Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi” demiş, sayende bu bayrağa gururla bakıyorum onbaşım. Dedim ya onbaşım biz sizlerin efsaneleriyle büyüdük, bayrağa baktıkça sizleri hatırlamamak, o günlere dönüp coşmamak mümkün mü? Hayat omuzlarıma ne zaman ağır bir yük yüklese hep sizi hatırlatırlar bana, derler ki “ihtiyacın olan güç damarlarındaki asil kanda mevcuttur, sen inan, Mustafa Kemal gibi seyit onbaşı gibi inan yeter”. Çanakkale sayenizde düşmana kâbus oldu onbaşım, yeri geldi aç kaldınız, hastalıklarla mücadele ettiniz, gözünüzün önünde gencecik çocuklar, arkadaşlarınız hatta kardeşleriniz can verdi siz yine de siperleri bırakmadınız, vatanı anneniz bildiniz ona sıkı sıkıya sarıldınız, Allah sizden razı olsun onbaşım. Ben Çanakkale’ye hiç gidemedim onbaşım, destan yazdığınız toprakları, gür seslerinizle düşmana korku saldığınız siperleri görmek hiç nasip olmadı, belki gerçekten nasip olmadı, belki de tembellik ettik, öncelikle bunun için özür diliyorum senden ve oradaki arkadaşlarından, herkese selamlarımı ilet onbaşım ne olur bağışlayın bu kardeşinizi dualarınızı esirgemeyin benden. Birde şikâyetim var size onbaşım, dün sizi topla, tüfekle geçemeyenler, bugün aramıza nifak tohumları ekti, bizi birbirimize düşürdüler. Sizin aranızda ayrı gayrı yoktu onbaşım Türk, Kürt, Laz, Çerkez aynı siperde omuz omuza savaştınız. Yüce gönüllü atam, hatta siz yaralı düşman askerlerini bile sırtınızda taşıdınız. Peki, şimdi ne oldu bu insanlara neyi paylaşamıyorlar, neden göremiyorlar hâlâ biz ancak bir birlikte Türkiye’yiz. Yardım edin onbaşım, dua edin bize, dua edin ki gözümüzdeki perde kalksın, kardeş kavgası artık son bulsun. Evet onbaşım, biliyorum bu satırları okurken şaşırıyorsun ama durum bu, Lawrence’ın torunları adeta şeytanla yarışıyor bu sıralar. Ama hesaba katmadıkları, hep unuttukları bir şey var onbaşım, biz Türk’üz onbaşım, biz Türk’üz.
Ufak tefek sorunlarımız var onbaşım, öyle ya da böyle atlatırız, gözünüz arkada kalmasın. Zira biz sizlerin torunlarıyız, mazluma ümit olmasını da biliriz, zalime kâbus olmasını da. Biz ezelden beridir hür yaşadık, hür yaşarız, gözünüz arkada kalmasın onbaşım. Şimdi mektubuma son veriyorum ama size söz, bir dahaki mektubumu Çanakkale’de, kahramanca çarpıştığınız siperlerde yazacağım, muhabbetle kalın onbaşım.
Adem Aliküçük
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.