İnsan, üstüne aldığı sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmelidir. Hele ki söz konusu vatansa, yaşadığı topraklarsa gerekirse bu sorumluluklar uğruna ölmelidir.
Toplum ve cemiyet hayatında çeşitli sorumluluklarla mücadele etmek zorundayız, bunlar bazen hayal etmediğimiz kadar çeşitlenerek karşımıza çıkarlar. Kimimiz memuruz, kimimiz işçi, kimimiz öğrenci, kimimiz öğretmen. Ve hepimizi birleştiren bir ortak payda var, ülkemizi sevmemiz/yurtseverliğimiz, seviyoruz ama her aşkta olduğu gibi bunda da bazı fedakârlıkları göz ardı ediyoruz. Bir seferden bir şey olmaz, bir kişiden bir şey çıkmaz yanılgısıyla başlayan düzensizliğimiz bir zaman sonra boyumuzu aşıyor. Önemsemediğimiz şeyler çok geçmeden “keşke” diye başlayan cümlelerle tekrar karşımıza geliveriyor , “keşke daha fazla okusaydım, keşke işimi daha iyi yapsaydım gibi... Ülke denen mekanik sistemde her birey çok önemli bir işleve sahiptir, adeta bu sistemin bir dişlisi vaziyetindedir. Bizler, bize düşen sorumlulukları yerine getirmediğimiz ya da yeterince iyi yapmadığımız sürece bu mekanik sistemde aksamalar olması kaçınılmazdır. Biz, ülkesini sevdiğini iddia eden bireyler bu durumun bilincinde olmalıyız. Anlatmaya çalıştığımız bu olguyu bir örnekle daha da somutlaştıralım:
Bir tıp fakültesi öğrencisi yıllarca cerrahi eğitim alıyor, mesleğine dair her şeyi öğrenmeye gayret ediyor ve aynı sıralardaki arkadaşlarından epeyce fazla bilgiye sahip olarak göz dolduruyor, derken mezun oluyor ve yıllar birbiri ardına hızla geçiyor. Nihayet bu genç kendisi ve hastası için çok önemli bir mide ameliyatına giriyor. Operasyon sırasında neşeli tavırları çevresindeki çaylak doktorlara oldukça güven veriyor. Gerekli işlemler yapılıyor ve operasyon tamamlanıyor. Doktorumuz işini yapmış olmanın verdiği güvenle evine gidiyor ve güzel bir uyku çekiyor. Sabahın erken saatlerinde çalıştığı hastanenin başhekimi tarafından alelacele hastaneye çağrılıyor. Önceki gün ameliyat ettiği hasta şiddetli mide ağrısı şikâyetiyle kendilerine başvurmuş ve yapılan incelemeler sonucunda, geçirdiği mide operasyonu sırasında karnında neşter unutulduğu anlaşılmıştır. Hasta birkaç saat sonrada hayatını kaybediyor. Bu duruma tüm hastane personeli üzülüyor ve aynı zamanda çok şaşırıyor. Peki, bu iş nasıl oldu?
Şöyle ki doktorumuz öğrencilik yıllarında mesleğine dair birçok ayrıntıyı öğrenmiş fakat en önemlilerinden ikisini ihmal etmiştir, dikkat ve ciddiyet. Bunun sonucunda da basit bir şikâyet üzerine kendine başvuran hastasının ölümüne sebebiyet vermiştir.
Ülke mekaniği içinde birer dişli durumunda olan bizler yani her bir birey işini titizlikle öğrenmeli ve yapmalıdır. Aksi durumlarda, örneğimizde olduğu gibi, bir canın yitirilmesinde payımız olabilir. Ya da bir öğretmen anlattığı yanlış bir bilgi ile bütün tarihi değiştirebilir. Bunu uzun vadede düşünürsek bu makinenin bozuk bir dişlisi zamanla diğer dişlileri de bozacak ve çalışamaz duruma getirecektir. En nihayetinde mekanik sistem bozulacak ve hurdalıktaki yerini alacaktır. Ülkemiz çağdaş uygarlık düzeyine yaklaşmaya gayret etmekte fakat attığı iki adımın birinde ayağı tökezlemektedir. Bunun sebebi işini iyi yapmayan, aldığı sorumlulukları titizlikle yerine getirmeyen bizleriz. Ülkece bir ve beraber olarak bir yere gelmek istiyorsak, bir gayeyi, bir ülküyü yerine getirmek istiyorsak bize verilen ya da aldığımız her sorumluluğu, küçük büyük demeden layıkıyla yerine getirmemiz gerekmektedir. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır” Şimdiden başlayarak yaptığımız her işi en iyi şekilde yaparsak çok geçmeden her şeyin büyük bir ivme ile iyiye doğru gittiğini görebiliriz…
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.