Allahü Teâlâ (cc) sadece tabiat kanunları koymamış sosyal, siyasi, iktisadi kanunlar da koymuştur. Allah’ın koymuş olduğu sosyal kanunlara genellikle sünnetullah denilmiştir. Genellikle insanlar sosyal kanunlardan gaflet içerisinde yaşamış ve sonunda helak edilmişlerdir. Bir ayet-i kerime’de şöyle buyrulmuştur: “Nice memleketler helak ettik. Gece yatarlarken yahut gündüz uyurlarken, azabımız onlara geliverdi.” (Araf Suresi: 4)
İnsanların çoğunluğu Allah’ın koymuş olduğu sosyal kanunlarla tabiat kanunlarını birbirlerinden ayırmayı tercih ederler. Bir ayet-i kerime’de bu durum şöyle beyan edilmiştir: “Biz seninle beraber doğru yola uyarsak, yurdumuzdan atılırız” dediler. Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.” (Kasas Suresi: 57)
Hükümetin açıklamış olduğu Demokratikleşme Paketi’nin ne Güneydoğu’da ne de ülkenin diğer yerlerinde beklenen heyecanı oluşturmadığını biliyoruz. Hatta “Çözüm Süreci” Demokratikleşme Paketi’nden hemen sonra durmuştur. Son olarak Barzani’nin Diyarbakır’a gelişi sırasında Başbakan Erdoğan’ın “cezaevleri boşalacak, dağdan inişler başlayacak” açıklaması Demokratikleşme Paketi’nin sağlamadığı heyecanı sağlamış hatta Sırrı Sakık; “eğer bu durum olursa Başbakan’ın önünde eğiliriz” açıklamasını yapmıştır. Ne var ki, hükümetin, cezaevlerinin boşalması ve dağdan inişlerin nasıl olacağına dair “resmi” yol haritasını açıklamaması heyecanın hüsrana dönüşmesine vesile olabilecektir.
Hükümetin “Demokratikleşme Paketi”nin neden beklediği ilgiye ve heyecana neden olmadığı konusunda düşünmesinde fayda vardır. Kanaatimce bunun sebebi Hükümetin 2006 yılında çıkarttığı Terörle Mücadele Kanunu’dur. Bu kanunla Türkiye, bütün dünyada en çok teröristin bulunduğu bir ülke haline gelmiştir. Türkiye’de hala tüm yıpratma çabalarına rağmen aile kurumu önemli bir yer işgal etmektedir. Terörle Mücadele Kanunu, içeridekilerle dışarıdakilerin bloklaşmasına vesile olmuştur. Belki de tarihinde ilk kez hükümet, Güneydoğu Bölgesi’nde bu denli büyük bir blok ile karşı karşıya kalmıştır. Çünkü hükümetin bütün adımları karşısında Güneydoğu insanı buzdan adam rolüne soyunmuşlardır.
Hükümetin Kürtler arasındaki bloklaşmayı aşmak için Barzani ile irtibat kurması önemli lakin yeterli değildir. Çünkü TMK, hükümetin zannettiğinden daha çok katıkları zehir etmiş, yaşama sevincini dumura uğratmış ve aileleri perişan etmiştir. Şimdi hükümet sözcüsü Bülent Arınç; “Başbakan cezaevleri boşalacak demiş ama bir hayalini ifade etmiştir. Cezaevlerini boşaltacak olan biz değil mahkemelerdir” sözü müjdeli haber bekleyenlerin nefretlerine sebep olmuştur. Başbakan TMK kalkmadan herhangi bir hayalinin gerçek olacağını zannediyorsa pekâlâ yanıldığını şimdiden söyleyebilirim.
Mesele PKK Terör Örgütü meselesi değildir. Çünkü mevcut TMK, sadece Kürtleri değil bütün çevreleri derinden sarsmıştır. AK Parti Dönemi’nde Türkiye tarihinin en büyük terör hükümlüsü oluşturulduğu bir dönem olmuştur. Bu noktada camianın tasfiye hareketlerinden bahsedebilir ama hükümet olan “Camia Örgütü” değil kendisidir. Mesele öyle kritik bir eşiğe gelmiştir ki, yarın PKK silah bırakacağım dese bile toplumdaki bu kırılma düzeltilemeyecektir. Zira TMK, terör denilen meseleyi toplumun tümüne yaymıştır. AK Parti, TMK’yı kaldırmak için Abdullah Öcalan’ın açıklamalarına dayanarak 4 ay olduğunu zannedebilir. Ama sosyal hadiselerin hangi kıvılcımla başlayacağını tahmin etmek kolay değildir.
AK Parti, TMK konusunda kendisi karar vermelidir. PKK silah bırakırsa TMK’yı kaldırırım demek sorunu kartopu gibi büyüteceksiniz. Bir kere düşmanın eline koz veriyorsunuz. TMK’nın ne kadar büyük bir risk oluşturduğunu bilen düşmanlarınız, PKK’ya silah bıraktırmayacaklardır. İkincisi; silahlı insanlardan silah bırakmasını rica ederken silahsız insanları TMK ile içeride tutmanız muazzam bir öfke birikmesine neden olacaktır. Suriye 3 yıl önce 6 çocuğun vahşi Esed güçleri ile öldürülmesi ile bu duruma gelmiştir. Tahminim Türkiye’de cezaevlerinden başlayacak hareketlerin asla önünü alamayacaktır. Bence AK Parti’nin dağlara bakması yerine çok şiddetli bir depreme yol açacak cezaevlerine bakmasında fayda vardır. İstanbul Depremi önümüzdeki 30 yılda olmayabilir ama cezaevleri 3 ay dayanamayacak. Kehanet değil, göreceksiniz.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.