Vakit Gazetesi’nin hukukçu yazarı Ali Karahasanoğlu, Balyoz Kararlarını yorumlarken “Balyozcular Kendi Kazdıkları Kuyuya Düştüler” diyor. (http://www.habervaktim.com/yazar/61723/balyozcular-kendi-kazdiklari-kuyuya-dustu.html)
Yazının ana teması 2000 yılında açılan Hizbullah Davası’nda “Yargıtay’ın dijital delillere dayanarak” hüküm vermesine sessiz kalan “Balyozcu Paşaların” o davaya sessiz kalarak bu davada ses çıkarmalarının mantıksızlığını vurgulamak. Ama bu kadar düz mantık ne kadar doğru?
Zaman zaman basında son zamanlarda yaşanan olayların tersinden 28 Şubat olduğu noktasında bazı tespitler yapılır. Cübbeli Ahmet Hadisesi, Deniz Baykal kaseti, telefonlara “sehven” numaralar yüklenmesi ve bir kişinin iki ayrı örgütten yargılanması gibi olayları göz önüne getirdiğimiz takdirde yapılan yorumların hiç te yabana atılmaması gerektiğini bir kenara not edelim.
Ali Karahasanoğlu, yazısında Hizbullah Davası’nda Yargıtay’ın haksızlık yaptığını yazısına yazmış. Onun bu ifadeleri otomatik olarak Balyoz Davası’nda da haksızlık yapıldığını ortaya koymaktadır. Ama Karahasanoğlu, “Balyozcular o zaman konuşmadıklarına göre bugün bu mahkumiyeti hakketmişlerdir” demektedir. Hâlbuki şöyle demesi gerekmekteydi: “Nasıl dün, Hizbullah Davası’nda yapılanlar haksızca idiyse bugün yapılanlarda haksızlıktır.” Ama düşman ve muhalife ne yapılırsa haktır, mantığı 28 Şubat’ta nasıl egemense bugün de egemendir.
Müslümanların her zaman adil olmaları kendilerine dinin bir emridir. Ve müslümanlar, şahısları da aşacak derecede “ceza hukukunu” sağlam ve aklı başında esaslara bağlamak için mücadele etmektedirler. Ama görünen o ki, kimi zaman nefret ve çok zamanda yeni dönemin imkânları akl-ı selimi perdelemektedir. Hâlbuki bugün Balyozcular tuzağa düştü yarın bizim düşmeyeceğimizin bir garantisi var mı? Çocuklarımıza bu yargıyı mı miras bırakacağız?
İnsan bu manzarayı ve kişileri görünce “Yeni Türkiye” dedikleri vasatında insanlara bir şey sunamayacağı duygusuna kapılmaktadır. Her meseleyi tarafgirlikle ve “safları sıklaştıralım” edası ile değerlendiren kimseler “her an her şey olabilir” mantığının ikiz kardeşlerdir. Bir de meseleye “dini motivasyon” eklerseniz içinden çıkılmaz bir hale düşebiliriz.
Yeni Türkiye buysa kalsın sizin olsun. Ceza Hukuku, somut delillerle ilgilenir. Değiştirilebilir ve taklid edilebilir delillerle birilerini hala suçlayabileceksek sizin düzeniniz sizin olsun.
Anlaşılıyor ki, 28 Şubat hala devam ediyor… 1000 yıl sürecek demişlerdi de inanmamıştım. Bu militanlar var oldukça bitmez, 28 Şubat!..
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.