ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Hz. Peygamber (sav) Döneminde Derin Devlet

Adil Yazgan

07 Aralık 2013 Cumartesi 02:46
  • A
  • A

Hz. Muhammed (sav)’in kurduğu Medine İslam Devleti’nde gayr-i Müslimlerle zimmet anlaşması yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre gayr-i müslimler kendi okullarını kurabilir, kendi kanunlarına göre muamelat meselelerinde mahkeme kurabilir ve kendi kılık kıyafetlerine göre gezebilirdi. Ayrıca gayr-i müslimler askerlik yapmazdı. Çünkü İslam, askerliği ibadet olarak görmüştür. Görüldüğü gibi gayr-i Müslimlere devletin dini olan İslam’a bile muhalefet etme hakkı tanınmıştır. Ama modern ulus devletlerde “resmi ideolojiye” aykırı bir düşünceyi savunmanız bile suçtur. Hele Müslümanlara özel mahkeme, okul ve askerlik meselesini dinlemeye bile tahammül edemezler.

Derin Devlet bütün meşru gayr-i meşru bütün devletlerde vardır. Ama Hz. Peygamber (sav)’in kurduğu devlette insanların bütün hakları hukukun güvencesi altındaydı. Şöyle bir düşünelim. Bir Yahudi veya Hıristiyan İslam Devleti’nde ne için mücadele edebilir? Okul, mahkeme, Yahudiliğe göre yaşam vs. Dolaysıyla İslam Devleti’nde İslam’a inanmayan birisinin gizli kapaklı bir şey yapmasına gerek yoktur. İslam, yerinden yönetim konusunda bile hassas değildir. Osmanlı’da eyalet sistemi mevcuttu. İslam’ın tek hassas olduğu konu vardır: İhanet!.. Dışarıdaki güçlerle ittifak yaparsanız bu affedilmez. Veya yönetimi silahla devirmeye kalkıyorsanız müsamaha beklemenize gerek yoktur.

Resmi İdeoloji ile yönetilen ülkelerde bir değil birden çok put vardır. Sadece meydandaki heykelleri kastetmiyorum. Her kanun maddesi puttur. Zira kanun uyduranlar, kanunlarına mukaddeslik zırhı geçirmek zorundadırlar. Dokunulması mümkün olmayan yasalar mevcuttur. Üniter Devlet, resmi dil, tek tip kıyafet, zorunlu askerlik, resmi ritüeller vs. vs. Bu korunması gereken uyduruk değerlere karşı halkın ve devletin sinir uçlarının reflekslerinin uyanık olması için sürekli iç ve dış düşman üretilir. İşte bu noktada devlet, bazı çetelere beni koru diye görev verir. Sonra bu çeteler, devleti de milleti de…

Hz. Peygamber (sav) Efendimiz Ka’b b. Eşref’in öldürülmesi emrini Muhammed b. Mesleme (ra)’e vermiştir. Ka’b Eşref, dışarıdaki düşmanlarla işbirliği yaparak silahlı mücadeleye hazırlanıyordu. Yani anlaşmaya aykırı davranmıştı. Bir gece vakti, Muhammed b. Mesleme (ra) tarafından öldürülmüştür. Muhammed b. Mesleme, Ka’b’ın yanına, güya Hz. Muhammed (sav)’in düşmanı gibi yaklaşmıştır. Ka’b mahkemeye çıkartılmadan öldürülmüştür. Bir kere çıbanın başıdır ve İslam Devleti’nin aslında Yahudilerle sorunu yoktu tek sorunu olan bu alçak herifti. Mahkemede bu şahıs kara propaganda yapabilirdi. Bu sebeple Kab b. Eşref’in gizlice öldürülmesi kararı alınmıştır. Burada dikkat çekeceğimiz bir husus vardır:

Ka’b b. Eşref öldürüldükten sonra asla faili meçhul kalmamıştır. Ka’b b. Eşref’i öldürenin Hz. Muhammed (sav) olduğu açıkça ilan edilmiştir. Yani devlet, “bu, suikastı ben gerçekleştirdim ve şu sebeple öldürdüm” demiştir. Günümüzde ise devlet, ya tetikçi tutmaktadır ya da yargıyı tetikçi gibi kullanmaktadır.

Şu hususun altını kalın çizgilerle çizelim. Devletin içerisindeki hiçbir organizasyon devlet dağıtmadığı sürece devleti aşamaz. Yani demem o ki, derin devlet asla devleti ele geçiremez. Hatta hiçbir sosyal grupta devleti ele geçiremez. HİÇBİR GRUP KANUNLARI AŞACAK KUDRETTE DEĞİLDİR. Ama devletin dayandığı sosyal sözleşme sözgelimi Allah’ın Şer’iatı tehdittir veya Kürt yoktur gibi saçma sapan hükümler tesis ediyorsa devletin mutlaka tetikçilere ihtiyacı vardır. Devlet, mutlaka güvenlik devleti olmak zorundadır. Hatta bu devlet, dışarıdaki ülkelerin kulu kölesi olmaya da mecburdur. İç destekten yoksun devlet var olmak istiyorsa dışarıya yalvarmak zorundadır. Kürtçe yasak iken Alman Okulları’nın olmasının mantığı budur.

Siz düşünceleri ve kimlikleri tanıyın hele ondan sonra Camia ve Ergenekon gibi vatan ve millet düşmanı oluşumlar ortaya çıkacak mı? Şimdi önüne gelen önüne geleni hain ilan ediyor ve iktidara geldiğinde hainleri yargılıyor. Camia ile Ergenekon arasındaki fark nedir? Camia daha sofistikedir. Ama müsaade edilse veya fırsat verilse o da fail-i meçhullere başlayacaktı. Çünkü 7 Şubat’ta yargının her şeye gücü yetmeyeceğini görmüşlerdi.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.