“Hani bir zamanlar Musa kavmine demişti ki Allah, size bir sığır boğazlamanızı emrediyor. Onlar da: “Sen bizimle eğleniyor, alay mı ediyorsun?” dediler. Musa da: “Böyle cahillerden biri olmaktan Allah’a sığınırım” dedi.
Onlar; “Bizim için Rabbine dua et, her ne ise onu bize açıklasın” dediler. Musa: “Rabbim buyuruyor ki, o ne pek yaşlı, ne de pek taze ikisi arası dinç bir sığırdır, haydi emrolunduğunuz işi yapınız” dedi.
Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, rengi ne ise onu bize açıklasın” dediler. Musa, “Rabbim buyuruyor ki, o, bakanlara sürur veren, sapsarı bir sığırdır” dedi.
Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, o nedir bize iyice açıklasın, çünkü o bize biraz karışık geldi, bununla beraber Allah dilerse onu elbette buluruz” dediler.
Musa, “Rabbim buyuruyor ki o, ne çifte koşulup tarla süren, ne de ekin sulayan, ne de salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığırdır.” Onlar da; “İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun” dediler. Nihayet onu bulup boğazladılar. Az kaldı yapmayacaklardı.
Hani bir zamanlar siz bir adam öldürmüştünüz de onun hakkında birbirinizle atışmış ve onu üstünüzden atmıştınız, hâlbuki Allah, saklamış olduğunuzu açığa çıkaracaktı.” (Bakara Suresi: 67-72)
Bu kıssa da İslami Hükümlerin tek sebebi olduğu açıklanmıştır. O da Allah’ın emretmesidir. Başka hiçbir sebebi yoktur. Elbette hükümlerin değişik ve birden çok hikmeti olabilir ama sebebi tektir. İsrailoğulları ise hükümden kaçma gerekçeleri aramışlardır. Kaçış gerekçesi de açıktır: Onlara göre hükümler “batini” bir karakter ifade etmektedir. Çünkü Hz. Musa (as)’dan kesecekleri sığırın ne olduğu konusunda sürekli “somutlaştırma” istemişlerdir. İşte dinini ciddiye almayanların hatta alay edenlerin ortak vasfı Bâtıniliktir.
İslami Hükümlerin tarihsel olduklarını iddia edenlerin veya sembolik olduğunu söyleyenlerin ortak vasfı Bâtıniliktir. Kur’an-ı Kerim’deki ceza ayetlerinden tutun miras ayetlerine kadar bütün hükümlerin sembolik bir anlamı olduğunu iddia edenlerle kıssada anlatılan İsrailoğulları arasında bir farktan bahsedemeyiz. Tek farkla iyi kötü İsrailoğulları girdikleri yanlış yolu fark etmişler ama Batiniler, İslam’dan çıkmışlardır. Fahrettin Razi (rh.a) şöyle demektedir:
“Bunların maksadı şeriatı iptal ve ilahi tekliflerin tamamını ortadan kaldırmaktır. Münzel kitaba dayanan dinlerin hiçbirisine inanmazlar. Ancak inanmadıklarını gizlerler ve değişik takiyye usullerine başvururlar. Kâfir olduklarını hiçbir zaman açıklamazlar.” İmam Gazali (rh.a)’de şöyle demektedir:
“Kıyametin kopması ve ahiret hayatının ortaya çıkması gibi hadiseler, zahirilerin yorumlarıdır. İnsanların öldükten sonra diriltilmeleri gibi (haşr-neşr) hadiselerin de yaşanması söz konusu değildir. Kelime-i Tevhid’den maksat, masum imamların söylediklerine aynen inanmak, namaz ibadetinin edasından maksat, imama tabi olmak ve her yerde onu methetmek, oruç tutmaktan maksat, imamın sırrını saklamak, zekât vermenin gizli manası, Bâtınilik akidesini öğrenmek, nefsi temizlemektir. Hac ibadetinden maksat, masum imamı ziyaret etmek ve onun hizmetinde bulunmaktır.”
Bu topraklarda özellikle hilafetin kaldırılmasından sonra bir daha dirilmemesi için İslam Düşmanları sürekli “Batinilik” felsefesini yaymaya çalışmışlardır. Batini liderlerden Şeyh Bedreddin ile Nazım Hikmet sevdası kesinlikle tesadüf değildir. Safevi’den tevarüs eden İran Devleti ile Esed Rejimi arasındaki aşk ta oyunun bir parçasıdır. 28 Şubatçı bürokratların “Anadolu İslam’ı” tezi ile Batinilik aynı kapıya çıkmaktadır. Günümüzde “devrimci İslam” ve “antikapitalist müslümanların” Batinilik İdeolojisinden beslendiklerini gizleyemeyiz.
Son zamanlarda Allah’a iman etmeyen ve Ali’siz garip bir inanç yayılmaktadır. Uluslararası Güçler İslam Dini’nin egemen olmaması için değişik kitleleri kullanmaktadır. Bu kitlelerin “hak-batıl” mücadelesini mezhep savaşı gibi gösterdikleri malumdur. Şimdiki hedefleri de “el kaide” üzerinden müslümanların cihad ibadetini terör faaliyeti gibi göstermektir. Hâlbuki cihad kıyamete kadar farzdır ve cihadın terörle bir alakası yoktur. Müslümanların Batinilik konusunda uyanık olması lazımdır. Yavuz Sultan Selim (rh.a) büyük resmi gören bir liderdi.
İsrailoğulları, sığırı kesince ölülerin dirildiğini gördüler. Muhammed (sav) Ümmeti olarak biz de İslami hükümlere sımsıkı sarılırsak düşmanlarımızın yenildiğini ve yeniden o “muhteşem” günlere döneceğimizi söyleyebilirim.
“Allah, sizlerden iman edip salih amellerde bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi, kendilerini de yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini onların iyiliğine yerleşip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vaat etti. Çünkü onlar, bana kulluk ederler. Hiçbir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte bunlar asıl büyük günahkardırlar.” (Nur Suresi: 55)
Sevgi (!) dinlerini terk edip İslam Dini’ne girmeliyiz.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.