ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Kalem ve Kader (5) İstikbalin Sahibi (!) Nemrutlar (2)

Ahmet Akgünler

02 Mart 2014 Pazar 13:55
  • A
  • A

“Yalnız canavarların ellerindeki muazzam güç, dehşet verici. Ve elbette somut sonuçları var. Boyun eğmediğin zaman gerçekten de hayatını kaydırıyorlar.”
“Evet, Yerküreyi mülkü gibi gören erkler, insanoğlunu (idamla veya cezaeviyle) mevte ve (makam ve mevkii ile) canlandırma takatini üstlerinde sanabilirler. Ve bu güçle (?) ahaliyi arzuladıkları gibi dizayn edebileceklerine de inanabilirler. Fakat halk mühendisliği ukde ile sonuçlanmaya mahkûmdur. Sovyetler Birliği’nin göçmesi güzel bir örnektir. Hukuku tahrif etmeye çalışanlar zinhar Hakkın sillesine mahkûm. Adalete riayet etmeyen idarecilere tabii olanlar da karanlıklar içerisinde kalır. İnternet teknolojisi, fiziki ve teknik takipler, muazzam güvenlik örgütleri modern devletler için insanı denetleme ve yoldan çıkanları dize getirme işlevi görmektedir. Her şeyi duyan kulaklar ve gören gözler imajı insanı her şeyinin denetlendiği ve kontrol edildiği izlenimi oluşturmaktadır. Ama bu yanılsamadır. Yaratan Rabbimiz bize “şah damarımızdan” bile yakındır. Sahih bir bilişe sahip olup da iyi niyetli olan insan hâkimiyetin Kahhar (cc)’nın olduğunu bilir. İnsangillerin hatta âlemin geçmişi, şimdiki hali ve geleceği Mütekebbir (cc)’nın katında malumdur ve O’nun iradesi dışında hadise meydana gelmez. Bu hakikatin kavranması için elimizdeki anahtar ilim. Şimdi sen de ilme sarılacaksın. Yazıyı benim yazdığımı biliyorsun. Ve aslında canavarları yazan da benim.”
“Tamam, ama reel olanla ideal olanı nasıl ayıracağız. Reel de canavarlar üzerimize geliyor ve somut sonuçları olan zararlar veriyorlar.”
“Anahtar kavram ilim dedim. Kavramın anlamı, malumu olduğu hal üzere bilmek. Çarpıtmadan olduğu hal neyse ona göre bilmek. Ve bu bilmenin araçları var. Şöyle buyurur ayette: “Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz, gönül, bunların her biri yaptıklarından sorumludurlar.” (İsra Suresi: 36) Canavarların hakikatte gücü olup olmadığını anlamak için işin aslına bakacaksın. Duyu organlarıyla, akılla ve sana ulaşan haber ile. Öyle ilk manzaranın peşine takılıp gitmeyeceksin. Hakikat şu: Rabbimiz geçmişimizi, şimdiki halimizi ve geleceğimizi bilir. İplerimiz O’nun elindedir. Başkasının değil. İşte bu sebeple O’ndan başkasına iplerimizi teslim etmemiz O’ndan başkasına boyun eğmemiz kabul edilemez. Aslında O’na başkaldırıp O’nun hükümlerine mukabil kanunlar çıkartanlar da O’na boyun eğmek zorunda.”
“Yazıya inanırsak mesele çözülür diyorsun yani.”
“Elbette. Kader inancı insanoğlu için kaçınılması imkânsız bir inanç sahası. Eğer hak bir inanca sahip değilsen batıl bir kader inancı ister istemez sizi bulacak. Bütün ideolojiler, kendisine tabii olunması durumunda güzel günlerin geleceğini muştular. Laik, liberal veya sosyalist her insan, kendi ideolojilerinin istikbalde insanları güzel günlere kavuşturacağına iman ederler. İdeolojilere iman edenler için belki Allah’ın dediğinin bir önemi yoktur ama onlar da Marks, Öcalan, Adam Simith gibi ideologların gelecek tasavvurlarını adeta bir vahy gibi kabullenirler. İdeolojiler, geçmişin kurgusu, şimdiki halin tercihi ve geleceğin de ümidi olarak işlev görürler. İdeolojileri benimseyenler de kaderlerini bu sahte ilahlarının ufuklarına bağlarlar. İdeolojileri benimseyenler bu yeni kader anlayışını rasyonel bulabilirler ama düpedüz saçmalık. Çünkü en başta ideologlar, en azından öldükten sonra kendilerine ne yapılacağına dair bir bilgiye mutlak anlamda sahip değillerdi. İdeologların ve onların tabilerinin falcılığa benzer bir inançları mevcuttur. Ama faldan bir farkı vardır. Fal bazen doğru çıkar ideolojiler ise asla doğru çıkmaz. Onların geçmiş, şimdiki hal ve gelecekle ilgili tasavvurları sadece yalandır. Kader inancı bir gereksinimdir. Bu gereksinim vahiyden tatmin edilmezse modern insanın da kabul ettiği fal gibi sahte inançlar insanın yakasını bırakmaz. İnsanı maskara eden bilumum inançlar kalbine yapışır durur. Nitekim bugün cehaletini üniversitelere borçlu niceleri kader konusunda nice nice batıllara saplanmışlardır.”
“Evet, burası önemli. Yazıyı sen yazdığına göre onların hükmü arizi.”
“Ve sonlarının ne olduğunu bile bilmiyorlar. İstersem tek kalem darbesi onları yerle bir eder.”

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.