1789 Devrimi’nin kurusıkılarını şakşaklamak aydın olmanın şartı, kalpazanlığı İslam’a yamamak da modernist İslamcıların.
Eşitlik, kardeşlik ve özgürlük!.. Hepsi aksine inkılap etmiş soykırım mefhumları. Eşitliği hakkaniyet olarak görmek en büyük zaafı. Adalet der İmam Şafii; “Allah’ın hükmüyle hükmetmek”. Evrensel ve ebedi ölçü bu. Zulüm ise, kendi mülkün olmayan şeyi almak. İşte bu sebeple Rabb’ül alemin için zulümden bahsedilemez. Yer O’nun gökte.
İnsanı, direk ateşe atsa idi zulüm olur muydu? İnsan da O’nun olduğuna göre hayır. Kanun koyucu O, yasalarının üstünde ferman yok ki.
Akıl; güzel ve çirkini anlamak için var; iyi ve kötüyü tespit etmek için değil.
Hükümdarı öldürmek dostu için kötü düşmanları içinse bayram. Tabiatımız bazı şeyleri sever, nefret eder birtakımından. Ama dünya bizim etrafımızda fırıldak atmıyor ki. Ne iyi, hangisi kötü? Tek çare: Hakikatin ölçüsü İslam’dır, akıl veya nefis değildir demek. Kader meselesine gelince…
İmam Eşari ve Cübbai’yi dinleyelim:
Eşari: “Mü’min, kâfir ve çocuk hakkında ne dersin?”
Cübbai: “Mü’min cennetlik, kâfir ateşte veletse kendini kurtardı.”
Eşari: “Yavrucak, müslim gibi yüksek cennetlere ulaşmak isterse.”
Cübbai: “Ona denilir ki; “O, bu dereceye ameli ile geldi. Sen ise amelsizsin.”
Eşari: “Bebek: kusur benim değil, yaşatsaydın.”
Cübbai: “Allah, “yaşatsaydım, kötü işler yapacaktın. Senin menfaatini gözettim.”
Eşari: “Kâfir dese ki, “benim de menfaatimi gözetseydin ya derse.”
Bunun üzerine Cübbai, apışıp kaldı.
O’nun işleri hikmete dayanır. Ama beşeri algılarımız hakikatin tümünü kucaklamaktan aciz; zulüm gördüğümüz adalet olabilir. Zaten Allah’a zulüm isnat etmek zaruri olarak muhal.
İstismar eder bazıları, müşrik çocukların ahiretteki durumlarını beyan eden hadisleri; onlara göre zulümmüş bu. Hadislerden biri şu:
Sad b. Cessame sorar: “Bizler savaşta müşriklerin çocuklarını gayr-i kasti öldürüyoruz.” Peygamberimiz cevap verir: “Onlar da onlardandır.” (Müslim)
Müslümanların çocuğunun cennete gireceğinde İslam âlimleri arasında ihtilaf yok gibi. Müşriklerin çocuğuna gelince, “her doğan İslam fıtratı üzerine doğar” hadisi gereğince çoğunluk ulema, onların da cennetlik olduğunu söylemiştir. Kimi cennetlik ama cennetliklerin hizmetçisi olacak demiştir. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Ben, Rabbimden, müşriklerin çocuklarının bağışlanmasını istedim. Rabbim de onları ehl-i cennetin hizmetçisi olarak verdi. Zira onlar, şirki idrak etmedi.” (Cami’us Sağır)
Kimileri de Allah’ın bilgisine göre muamele yapılacaktır demiştir. Zira Resulullah (sav)’e bu soru soruldu da O şöyle dedi: “Onların ne işlediklerini ve ne işleyeceklerini Allah en iyi bilendir.” (Buhari) İmam Azam ise böyle bir soruya “Allah bilir” cevabını vermiştir.
“Onlar da müşriklerdendir” beyanına dayanan bazıları da bu çocukların cehennemlik olduğunu söylemişlerdir.
Hiçbir İslam âlimi, hadis-i şeriflerin beyanlarıyla hâşâ Allah’ı zalimlikle itham etmemiştir. Hadisleri de reddetmemiştir. Zira cennet bir bağış, cehennem ise adaletin tecellisi.
Kaderi zihnimizin hudutları ile algılayamayız. Böyle olursa Allah’a zulüm isnad edebilir, Resulünü inkâr edebiliriz. Kaderi anlamayacağımızı anlamak ve ayet ve hadislere edeplice yaklaşmak zorundayız.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.