“Şu lacivert renkli takımımı getirir misin? Akşam, TV’de programım var.”
“Yahu İhsancığım, yazını okudum geçenlerde “fazla infak edilmeli” diye. Bu takımlar, şık ayakkabılar, benim altınlar… Bu durumda atletle mi TV’ye çıkacaksın. Malum atlet ve alta giyeceğin bir şort, ayağa da bir terlik; gerisi fazlalık değil mi? Gerçekten dalga geçmiyorum ciddi ciddi soruyorum.”
“Bir beni ciddiye almayan sendin, o da oldu. Ah!.. Sen hangi saçmalığa inanmazsın söyler misin? Ben bu süslü kelimeleri değişiklik olsun, yoldaşlarımıza moral aşılayayım ve bir de sırf muhalefet olsun diye söylüyorum. Malum muhalefet et tanınırsın.”
“Fazlayı infak etmek yok, yani.”
“Yok kuzum. Hatta din yok, Allah yok, cennet ve cehennem hiç yok. Bir kere ihtiyaçtan fazla ne demek? Ölçüsü ne? Bak müslümanların inandığı zekatın ölçüsü, zamanı vs. her şeyi belli; ama benim söylediğimin bir ölçüsü yok. Tamamen izafi. Kahvaltı da yediğimiz (…) marka sucuk fazla mı? Bizim yayınevindeki bazı masalar ve sandalyeler. Hele şu masa üstündeki süslü kalemlik. Nasıl işin içinden çıkacaksın? Ütopya bizimkisi, tamamen saçmalık diyeceğim bana tapan gençlere haksızlık olacak. Şu insanoğlunun inanmayacağı bir saçmalık var mı?”
“Öyle ya sen eşitlik- meşitlik deyince “antikapitalist gençler” mest oluyor.”
“Her devrin sloganı bu. Ortalığı karıştırmak isteyenler, bir baltaya sap olamamışların “ben varım” demesi. Bir de yokluk içerisinde büyümüşse. Zenginleri kıskananları harekete geçiren sihirli söz. Ama içi boş. Eşit şartlar da bile doğmuyoruz ki. Miras hadi olmadı akıl ve beden farklılıkları bile ayrı dünyaya gelenlerin.
Benim gibi ahiret inancın yoksa bu sloganlar etrafı yakıp yıkarsın. Hükümeti yıkamazsan da korkulu rüyası olabilirsin. İktidar seninle irtibata geçmek ister; yükselen muhalefeti kontrol etmek için. Zira hükümet bilir ki, bizim gibi insanlar biraz da onların eseri. Ama bir şartı var anarşinin ahiret gününe inanmamak.
Ahiret inancını yok etmek için elimden geleni yapıyorum. Geçenlerde Kur’an’da geçmesine rağmen cennette huri yok, ebedi cehennem diye bir inanç saçma dediydim de hiçbir ciddi tepki almadım. Hatta bazıları “yahu bu bizim İhsan ne büyük adam cennete bile züht penceresinden bakıyor” demişler.”
“Ciddi misin sen?”
“Yoo ciddi değilim, ama gerçek bir ahiret inancı olan, Kuran ve sünnete inanan bir kimse bırak beni ciddiye almayı bir karış suda boğar. Ben de bunun için çalışıyorum. Biliyorsun “Adalet Devleti”nde insanın evrimini savundum. Bir başkası benim dediğimi söylese hemen kafirlikle suçlanır ama ben “Hoca” diye çağrılıyorum. Bir bilsen ne kadar çok eğleniyorum.”
“Ya foyan ortaya çıkarsa, hiç çekinmiyor musun?”
“Mümkünü yok. Ben; Yaşar ve Abdülaziz hatta İslamoğlu Hoca gibi yola çıkmadım. Onlar, söylediğim zırvaları “ilme göre bu böyledir şöyledir” diye naklediyorlar. Tabii piyasada onca kitap varken bizim bu hocaların yalanları çabuk ortaya çıkıyor. Hemen hedef tahtası olabiliyorlar: “Dini tahrif ediyorlar” diye. Ama ben diyorum ki; elinizde tuttuğunuz Kur’an’ın kelimelerinin, cümlelerinin ve hatta ahkamın önemi yok, ehemmiyetli olan ve bu zamana kadar da gizlenen gerçek adalettir. Hırsızla ilgili ceza verilecekmiş ne gam önemli olan adalet diyorum ahkamı inkar ediyorum. Benimle muhatabım ne tartışacak. Üstünde durduğum herhangi bir hakikat yok ki. Hangi hakem veya hakim beni mahkum edebilir? İlim, dil, din, ahkam değil ölçüm.”
“Yahu İhsan sen şeytana pabucu ters giydirirsin. Gerçekten muazzam bir üçkağıtçısın.”
“Neyse uzatma programa geç kalacağım. Biraz eğlenelim yahu.”
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.