Antikapitalist Gayr-i Müslimler ileride çok büyük terör organizasyonlarına imza atacaklardır. Hasan Sabbah ilk çıkışında terörist faaliyetlerde bulunmadı ama ideolojisi onu mutlaka teröre itecekti. İtti de. Antikapitalist Gayr-i Müslimlerle Hasan Sabbah’ın ideolojik birlikteliğine daha sonraki yazılarımızda değineceğiz. (1) Bu yazıda Batini Teröründen örnekler vermeye çalışacağız. Sözü yine Yusuf Kerimoğlu’na verelim:
“Müstahkem Kaleler ve buralarda yetiştirilen Fedailere dayanan Batini terör örgütünün en önemli özelliği, muhaliflerini hançerle katlederek ortadan kaldırmalarıdır. Fedailer, Hasan Sabbah hareketinin vurucu gücünü ve terör timini meydana getirmektedirler. Hasan Sabbah’la birlikte, huruf ve nücum ilimlerinden bahseden propagandacılar gitmiş, onların yerine eli hançerli Batini Fedaileri gelmiştir. Bu hareketin dayandığı insan gücü daha çok cahil dağlılardan meydana gelmektedir. Bazı kaynaklarda “Uyuşturucu illetine müptela olan, solu ile sağını birbirinden ayıramayan, dünyadaki gelişen olaylardan haberdar olmayan kimseler” şeklinde tarif edilmişlerdir. Bu hareketin insan kaynağını, eşkıyalığa özenen dağlılar oluşturmaktadır. Hasan Sabbah, bunlara ceviz, bal ve haşhaştan oluşan özel bir karışım yedirerek dimağlarını uyuşturmakta, bu şahıslar özel olarak hazırlanmış sahte cennetlerde, çeşitli nimetler ve güzellikler içerisinde bir süre tutarak beyinleri yıkanmaktadır. Uyanmaya yakın çıkarıldıkları bu sahte cennet, efendisine karşı göstereceği sadakatin karşılığı olarak, her batini fedaisine vaat edilen mekândır. Beyinleri Batini propaganda ile yıkanan ve kendilerine cennet vaat edilen bu kimseler, istenilen her şeyi yapacak durumdadırlar. Liderlerine o kadar körü körüne bağlıdırlar ki, “Bunlardan bir tek kişi, kendisinin öldürüleceğini bile bile bir cemaate hücum eder ve ölünceye kadar öldürmeye devam ederdi. Bu konuda sadece fedailer değil, militan haline gelen fedailerin aileleri de kendilerine yapılan vaadlerle ikna edilmişlerdir. Öyle yüce bir dava için savaştıklarına inanıyorlardı ki, bu uğurda ölmek şeref; verilen görevi yerine getirmemek şerefsizlik addediliyordu. Nitekim Musul Emirini öldürmeye gönderilen fedailerden birisi suikasttan sağ kurtulduğu için annesi kederinden saçını, başını yolmuştur. Bâtınilerin Selçuklu ülkesindeki ilk kıtalleri muhtemelen Alamut’un ele geçirilmesinden daha önce Save’de meydana gelmiş ve bir müezzin öldürülmüştür. Olay Nizamülmülk tarafından duyulunca, suçlu şahıs yakalanarak kısasen öldürülmüştür. Bu şahıs Bâtınilerden öldürülen ilk kişidir. Selçuklu ülkesinde ilk defa kanlarının akmasına sebep olan Nizamülmülk olduğu için Batiniler, ona karşı büyük bir kin beslemişler ve katlettikleri ilk şöhretli kişi de Nizamülmülk olmuştur Selçukluların ünlü vezirini öldürmek, hiç şüphesiz ki, Bâtınilerin güçlerini göstermesi açısından önemlidir.
Melikşah’ın vefatından sonra şehzadeler arasında meydana gelen taht kavgalarının yarattığı boşluktan istifade eden Batiniler, geniş bir coğrafyada güçlerini hissettirmeye başlamışlardır. Halk arasında o kadar dehşet ve korku salmışlardır ki; evinden sabahleyin işine giden bir insan, ikindi vaktinden evvel evine dönmediyse hane halkı ondan ümit kesmeye başlamıştır. Değişik tuzaklar kuran, muhaliflerini dağa kaldıran ve onları öldürdükten sonra cesedini kuyulara atan Batiniler, tarihin şahit olduğu en büyük terör örgütüdür. (…)
Batiniler, kendileri açısından tehlikeli olduğuna inandıkları veya ortadan kaldırılmasında fayda gördükleri her seviyeden insana karşı suikastlar düzenlemişlerdir. Özellikle Bâtınilere karşı askeri sefer düzenlemiş emirler veya açıktan düşmanlığı görülmüş kişileri hiç affetmediklerini söylemek mümkündür. Bunlardan biri olan Aksungur, Bâtınilere karşı birçok sefer düzenlemiş, pek çoğunu öldürüp, mallarına el koymuş ve beldelerini tahrip etmiştir. Bu sebepten dolayı emiri takip eden Bâtıniler 1048 senesi Ramazan Ayında Hemedan’da onu şehit etmişlerdir. 1096 senesinde ise Tuğrul Bey’in arkadaşı ve Selçukluların ilk Bağdat şurtası olan Emir Portuk’u katletmişlerdir. (…) Mereğa Emiri Ahmedil, Musul Emiri aksungur el-Porsuki ve Sultan Sancar’ın komutanlarından Cevher Hadim, Bâtınilerin suikastları sonucunda şehit olan devlet adamlarıdır.
Sadece emirler değil, vezirlik görevine gelmiş kişiler bile Bâtınilerin suikastlarından kurtulamamışlardır. Bunların başında Nizamülmülk’ün büyük oğlu ve Sultan Berkiyaruk’un veziri Fahr’ul-Müluk gelir. Bu devlet adamı, 1106 senesinde Nisabur’da Bâtınilerce şehit edilmiştir. (…) Batiniler, kendileri gibi düşünmeyen herkese savaş açmışlar ve muhaliflerine karşı “suikast timleri” hazırlamışlardır. Bu konuda sivil halkta kendilerine düşen payı almıştır. Bâtınilerin öldürme ve yağma olayları her yıl artarak devam etmiştir. Onların ilk ele geçirdikleri yerlerden biri olan Kayin yakınlarındaki bir kalede toplanan Batiniler, Kirman’dan Kayin’e gitmekte olan büyük bir kafileye saldırarak insanları öldürüp, mallarını yağmalamışlardır. 1104 senesinde Hindistan, Maveraünnehr ve Horasan’dan gelmekte olan hacılara saldırmış, mallarını yağmalamış ve hacı adaylarını kılıçtan geçirmişlerdir. Benzer şekilde (1157 senesinde) Horasan hacılarına saldırmış ve tamamını kılıçtan geçirmişlerdir.
Batiniler, sadece kafilelere saldırmıyor, şehirlerde yaşayan sivil halkı da (korkuyu derinleştirmek için) öldürüyorlardı. İsfehan’da yaşanan bir olayda Bâtınilerin pek çok insan katlettiği ortaya çıkmıştır. Bâtınilerin gizli fedailerinden olan Alevi-i Medeni adlı bir kimse, evinde kurduğu tuzağa çektiği yüzlerce insanı öldürmüştür. Bir şüphe üzerine eve baskın yapan şurtalar, evin altındaki dehlizlerde ve kuyularda dörtyüzden fazla insan cesedini bulmuşlardır. Bu masum insanların yegâne suçları, Batini akidesine inanmamalarıdır. Muhakkak ki Batiniler faaliyetlerini yürütürken bir plan çerçevesinde hareket ediyorlardı. Bu durumu gören ve yıkıcı fikirlerle sadece askeri faaliyetlerle mücadele edilemeyeceğini kavrayan Selçuklular, halkın aydınlatılması ve doğru bilgilerle donatılması maksadıyla medreseler açmaya başladılar. Selçuklular, açmış oldukları medreselerden yetişen insanlar sayesinde, bir taraftan Bâtınilerin propagandaları tesirsiz hale getirirken, diğer taraftan da Batini fikirleri çürüten, Sünni düşünceyi halk arasında yayan ve devlet otoritesine bağlanmayı gerekli gören insanlar yetiştirdiler. (…) Bu durumu dikkate alan ve yeni bir usul geliştiren Batiniler, kendilerine engel olan ulemaya karşı da suikastlar düzenlemeye başlamışlardır.” (2)
Batini Terörü ahlakı olmayan bir terör. Niçin bu hale geldiler? Önemli olan soru bu. Aynı akıbet Antikapitalistleri de bekliyor. Niye böyle dediğimizi ileriki yazılarda anlatmaya çalışacağız.
1- Yazının daha iyi anlaşılması için bir önceki yazının linki
http://www.yazete.com/genc-kalemler/ahmet-balki/batini-terorunun-cikisi-ve-antikapitalistler/2003/
2- Yusuf Kerimoğlu -Fıkhi Meseleler -c. 1 sh. 327-330 Misak Yayınları
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.