ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Çevre katliamcısı bankalardır

Ahmet Balki

01 Temmuz 2013 Pazartesi 12:43
  • A
  • A

Çevre kirliliğinin esas sorumlusunun faiz lobisi ve bankalar olduğunu söylersek yanılmış olur muyuz?
Popüler kanaattir; ekonomideki rakamlar büyükse ekonomi sağlıklıdır. Hâlbuki ekonomik alanda yapısal sorunlar varsa o ülkedeki sayıların yüksekliği çelişkilerin derinleştiği manasına gelir. Öyle ise yapılması gereken nedir?

Öncelikle yapılması gereken ekonomideki yapısal sorunları tedavi etmektir. Ama tedavi zordur ve ağır bir maliyet gerektirmektedir. Yusuf (as) cemiyetin ekonomisinin başına geçtiği zaman 7 yıllık tedbirler almıştır. Hükümetler niceliklerden çok mesela “bankalar” gibi niteliksel sorunlarla ilgilenmelidir. Bütün camiayı sömüren ve hünkârları tutsak eden tefeciler kendilerinin vazgeçilmez bir “iyilik meleği” olduğu imajını yaymaya çalışırlar. İdarecilerde genelde bankalar karşısında daima aciz durumdadırlar. Aslında sorunu çok zaman teşvik etmişlerdir. Bu hadise yeni bir hadise de değildir. Tüm dünya yaklaşık 2 asırdan bu yana bankerlerin esareti içerisindedir. Gerçi birçok insan bu durumu görmekte ve eleştirmektedir. Her toplumda bankaların zulüm ve vahşetlerini gündeme getiren insanlar da bulunmaktadır. Ancak bu zamana kadar mücadeleyi hep bankalar kazanmıştır. Bankaların didinmeyi her zaman kazanması da çok değişik çelişkilere vesile olmaktadır. Üretim ve satış yerine paradan para kazanma ekonominin temeli haline gelince sürdürülemez ekonomik tablo karşımıza çıkmaktadır. Yeryüzünde üretim dışı kolay kazanç peşinde koşan “spekülatif” finans sermayesinin yıllık portesinin 80 ile 100 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu rakamın yıllık 3 trilyon kadar tutan dünya ticaret hacmiyle karşılaştırılması gerçek durumla ilgili fikir verecek düzeydedir.
Tabiat insanın düşmanı değildir ve yeryüzünde bulunan her şey insanın emrine ve hizmetine sunulmuştur. Uygun yararlanma şekli ile insanın çevresinde kendisine sunulan şeylerden istifade etmesi gerekir. Allah (cc) şöyle buyurmaktadır: “Allah öyle bir Allah'tır ki; gökleri ve yeri yarattı, gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli meyveler çıkardı; emri gereğince denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi, ırmakları da emrinize verdi. Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve güneşi, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verdi” (1)

Yerlerin ve göklerin Allah (cc)’yı kendi dilleri ile zikrettikleri sabittir: “Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'ı tesbih eder.” (2) Allah (cc) yaratmış olduğu bitkiler, hayvanlar ve cansız maddelerle insan arasında nitelik farkı olsa da Allah’ın yaratması açısından birdir. Bizlerin birbirlerine merhametle yaklaşması ve Rabbimizin kendisine kulluk etmesi esastır. Resul-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuşlardır: "Peygamberlerden birini bir karınca ısırdı. O da karıncanın yuvasının yakılmasını emretti ve yakıldı. Allah ona şöyle vahyetti: "Seni bir karınca ısırmışken, sen tesbih eden bir ümmeti yaktın." (3) Fabrikaların atıkları, çeşit çeşit kimyasal ve biyolojik maddeler, parfümler, doğal olmayan bitkisel ilaçlar gibi unsurlar elbette kâinatı kirletmektedir. Günümüzdeki ekonomik sistem ile ekolojik kirlenme arasında doğrusal bir ilişki mevcuttur. Bu konuda Tarek el Dıwany oldukça çarpıcı tespitlerde bulunmuştur: "Faiz temeline dayalı modern bir ekonomide 100 liralık bir borç, 100 lira artı faiz olarak geri ödemelidir. Mali geleneğimizi bu şekilde oluşturmakla esasen ödünç alınan öküze yaş ve sağlık olarak denk bir öküz artı faiz olarak geri ödenmesi gerektiğini söylemiş oluyoruz. (Hele bir de) Bileşik faizli borç paranın şartlarının, ödünç alınan fiziki, bir sermayeye uygulandığını varsayalım: Bu durumda fiziki sermaye, geri verilene kadar asla değer kaybetmeyecek, üstelik bir de yeni sermaye yaratacaktır.
Modern finanstaki çeşitli faiz teamülleri arasında sık sık “basit faiz” ile “birleşik faiz” ayrımı yapılır. Basit faiz yöntemi, borcun orijinal anaparası üzerinden faiz tahakkukuna dayanır. Diğeri ise hem anaparaya hem de kazanılan faize faiz uygulamasını içerir ki bu ödenecek, faizin belirlenen dönemlerde ana-paraya eklenerek birikmesini gerekli kılan bir süreçtir. Birleşik faizin nasıl işlediğini görmek için Soddy’ni verdiği örneğe bakalım. M.S 20 yılında yaşayan bir adamın 100 ekmek dilimini bir başka adama borç olarak verdiğini düşünelim. Geri ödeme şartı yılda bir kez \%5 birleşik faiz tahakkukunu içermekte ve borç veren kişi, borcu alana (veya varislerine) ödeme konusunda güvenmektedir. Bu hesaba göre M.S 1995 yılında ödenecek miktar 700.000 milyar milyar milyardan fazla ekmek dilimine ulaşır. Bu geri ödeme miktarının ne kadar absürt ve mantıksız olduğunu da gösteren önemli bir gerçek şudur: Dünya üzerinde o tarihten itibaren yaşamış olan insanların her biri günde on milyon ekmek dilimi üretip biriktirmiş olsalar bile bu miktarı karşılayacak ekmek bulmak mümkün olmazdı.

Yukarıdaki örnekte garip bir olgunun varlığı görülmektedir. Bunun böyle olmasının nedeni ise, kullandığı matematiğin fiziki dünyanın gerçekleri ile çelişmesidir. Ekmek çürür ama faizli borç çürümez. Bu çevre için son derece tehlikeli bir uyuşmazlık olabilir. Ekmek dilimi örneğine devam edelim: Biliyoruz ki faiz oranı arttıkça geri ödeme için gerekli olan ekmek miktarı da artar. Dolaysıyla faiz arttıkça aynı zamanda doğal kaynaklarında artma eğiliminde olacağını söyleyebiliriz. Bunun böyle olmasının sebebi, borç alan kişinin, daha fazla ekmek üretmek suretiyle borcunu geri ödemeye çalışmasıdır. Faiz ne kadar yüksek olursa, doğal çevreye yüklenecek maliyet de o kadar yüksek olabilecektir.
Temel soru entropinin (4) nerede meydana geldiğine dairdir. Bir yandan enerji, güneş ışığıyla beslenen yenilebilir kaynakların tüketimiyle sağlanabilir ki bu durumda yeryüzündeki entropi maliyeti düşüktür. Öte yandan, önceden depolanmış olan güneş ışığı kullanılabilir ki bu durumda da yeryüzündeki entropi maliyeti daha yüksek olur. Bu iddia göründüğü kadar soyut değildir. Brezilya, Meksika ve Endonezya dünyada en fazla dış borcu olan ülkelerdendir. Bunlar aynı zamanda dünyanın en fazla orman kıyımı yapan ülkelerindendir. Bugün dünyamızdaki oksijenin \%40’nı sağlayan Brezilya yağmur ormanları bu gidişle neredeyse iki kuşak sonra yok olacaktır. Yoksul ve aç insanlar için hayatta kalmak, yağmur ormanlarını korumaktan önce gelmektedir. Bazıları için ağaçların küle dönüşmesi, bozulması, bazıları için de ihraç emek üzere keresteye dönüşmesi hayatta kalmayı sağlamaktadır. Bu arada Brezilya yağmur ormanlarının yok olmasının faturası hepimize çıkmaktadır.” Allah (cc) buyuruyor: “İnsanların elleriyle kazandıkları yüzünden karada ve denizde fesat çıktı. Allah belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır” (5)

Garanti Bankası Genel Müdürü doğru söylemiş “ben çapulcuyum” diye. Keza İş Bankası’da haklı bu konuda. Huzur için bankalardan kurtulmamız zaruri. Artık yeter bizi soydukları. Esas kurtulmamız gereken bankalardır.

1- İbrahim Suresi: 32-33
2- Saff Suresi: 1
3- Buhari
4- Entropi bir fiziki sistemdeki bozulma ya da düzensizliği açıklamak için kullanılan bir kelimedir.
5- Rum Suresi: 41

YORUM YAZ
TOPLAM 2 YORUM

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.

  • - misafir:01 Temmuz 2013, Pazartesi 18:40

  • - misafir:01 Temmuz 2013, Pazartesi 18:37

    sen neyin kafasını yaşıon burda yaranmak ıcın yazdıgın bellı bu arada hangı ılacı alıyon onuda sole bılelım D