Afganistan İslam Emirliği (Taliban) ile ABD’nin “resmi” olarak görüşmelere başlaması “Dünya Tarihi”ni değiştirecek muhteşem bir gelişmedir. Bu gelişmeyi “seri” ama bağımsız başlıklarda değerlendirmeye çalışacağız. (Yazılarımız üst üste gelmeyecek ara ara yazılacaktır.)
Bundan aylar önce Misak Dergisi’nde şu tespit yapılmıştır: “Afganistan’da ABD liderliğindeki çok uluslu askeri koalisyona karşı onbir yıl boyunca mücadele veren Taliban Hareketi artık uluslararası toplumda savaşın galibi olarak tanımlanıyor. Taliban Fransa’da düzenlenen konferansta ABD ve diğer düşman ülkelere barış şartlarını iletti. Hareket, iktidarı devralacakları yakın gelecekte kuracakları devletin temel özelliklerini de ilan etti. Uzmanlar Taliban’ın askeri alanda savaşı kazandığını ve Batı ülkelerinin Afganistan’da Taliban dışında bir yönetimin iktidarda kalmasının mümkün olmadığını anladıklarını belirtiyorlar. Fransa Chantilly’deki araştırma konferansına davet edilen Afganistan İslam Emirliği’nin sunduğu siyasi yol haritası yeni dönemin habercisidir.”
Rusya’dan sonra ABD öncülüğündeki NATO Kuvvetleri de Afganistan’da yenilmiştir. Bazı uzmanlar bundan sonraki aşamada Çin’in İran Devleti ile Afganistan’a saldırısı ihtimalinden bahsetse bile bu güçlerin de Afganistan’da mağlup olacağı kat’idir. Zira gerek Çin’in gerekse de İran’ın bölgeleri dışındaki insanları yönetebilme kabiliyeti yoktur. İran’ın tek anladığı siyaset tarzı tilkilik ve terördür. (1)
Taliban’ın galip gelmesi dünyanın yeniden dizayn edileceğinin işaretlerini taşımaktadır. Zira ilk defa İslam; siyasi, sosyal ve medeni sahada temsil edilecektir. Bilindiği gibi Taliban Hareketi; kök olarak Hanefi Mezhebi’ni esas almakta ve Mustafa Kemal’in ilga ettiği Hilafeti ihya etmek amacında bir harekettir. İşte bu sebeple İran, büyük bir tedirginlik duymaktadır. Müslümanları temsil edemeyen aksine sürekli kuyusunu kazan İran, yeni bir Yavuz Sultan Selim ile karşı karşıyadır. Nitekim Irak’ta bulunan İran Temsilcileri seslerini yükseltmeye başlamışlardır. İran’ın Türkiye’deki yayın organlarından “Rasthaber”deki haberi hep beraber okuyalım:
“Irak'taki Sadr Hareketi lideri Mukteda Sadr, Katar'ın Afganistan Talibanlarının konferansına ev sahipliği yapmasından ve Talibanların Katar'da ofis açmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Mukteda Sadr'ın yayınladığı bildiride şöyle yer aldı:
"Bütün ılımlı insanlardan, cuma namazında ve diğer bütün toplantılarda bu projeyi protesto etmelerini istiyorum. Çünkü bu projenin hayata geçmesi, bölge barışını ve ılımlıları kenara itmek demektir.
Katarlı yetkililerden onları sınır dışı etmelerini ve onları Amerikalılarla aynı ortamda bir araya getirmemelerini rica ediyorum. Çünkü bu iş, onların işgalini yasal kılmakla beraber, onların uluslararası olması anlamına gelecektir.
İslami İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ve BM gibi uluslararası kuruluşlardan yalnızca bu projeyi değil, bu konuda ABD ve Katar'ı engellemelerini rica ediyorum." (2)
ABD’nin Irak’ı işgaline karşı mücadele etmeyen Sadr’ın ABD’ye ricasına lütfen dikkat edelim. Ayrıca Sadr, son derece diplomatik bir dil kullanmaktadır. Mealen, Taliban, siyaset sahnesine çıkarsa “ılımlı” unsurlar tasfiye olur ve bu unsurlar ABD ve Batı Medeniyetini tehdit eder demektedir. Sadr, dini kullanmayı da ihmal etmemekte insanları Cuma Gösterilerine davet etmektedir.
Sadr, Irak’ta İran’ı temsil etmektedir. Yukarıdaki sözleri okuyunca aklımıza Nisa Suresi 51. Ayet gelmektedir. Ayet’in meali şudur: “Şu kendilerine kitaptan bir pay verdiklerimizi görmüyor musun? Bunlar puta ve tağuta (3) inanırlar ve kâfirler hakkında “Bunların yolu mü’minlerin yolundan daha doğrudur” derler.”
Bunun adı açıkça “Gâvur Kayırıcılığı”dır. Sadr, Müslümanları ABD’den bile tehlikeli görmekte ve açıkça ABD’ye ricacı olmaktadır. Tıpkı Lübnan Hizbullah’ı Şebekesi’nin lideri Nasrallah gibi. Önceleri Suriyeli Müslümanları tıpkı Humeyni gibi ABD ajanı göstermeye çalışan Nasrallah, yalanı tutmayınca Müslümanları “tekfirci” olarak suçlamaya başlamıştır. Açıkça Hz. Ali Efendimizi ilah olarak gören Nusayri Esed’in yanında Müslümanlarla savaşmaya başlamıştır.
İran’ın telaşı boşa değildir. Artık istediği gibi fitne ve fesat yapamayacaktır. Taksim Teröristleri de sonlarını hazırlıyor. Türkiye’de darbelerin gerekçesi ideoloji de çöpe atılacak. Nasıl mı? Dedik ya dünya tarihi yeniden yazılıyor.
1- http://www.yazete.com/genc-kalemler/ahmet-balki/iranin-sonu-geldi-yavuz-yola-cikti/2292/
2- http://rasthaber.com/85695_sadr-dan-protesto-cagrisi.html
3- Tağut; Allah’ın ahkâmı yerine kanun uyduran güçler. Azgın zorbalar.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
- - Hüvel Baki:24 Haziran 2013, Pazartesi 10:41