Fıtrat; Allah diye haykırır, dillendirmeyenler zorlukta vicdanen itiraf ederler: “O gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah’a halis kılarak: “Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız” diye Allah’a yalvarırlar.” (Yunus Suresi: 22)
Ama “insanların çoğu ancak şirk koşarak Allah’a iman ederler.”(Yusuf Suresi: 106) Önemli olan peygamberlerin tanıttığı gibi inanmak; yoksa Mekke müşrikleri gibi değil:“Onlara; “Gökten su indirip onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?” diye sorsan, mutlaka, “Allah” derler.”(Ankebut Suresi: 63) Gerçek iman için tağutu reddetmek zaruri. Zira “Artık her kim tağutu reddeder Allah’a iman ederse kopması mümkün olmayan bir kulpa sarılmıştır.” (Bakara Suresi: 256) Buradaki tağut; Allah’ın hükümleri yerine kanun icat eden her güç.
Peygamberimiz şöyle buyurur: “Allah’ın 99 ismi var; kim bunları ihsa ederse cennete girer. (Buhari) İhsa; manaları şuurla anlayarak ezberlemek yoksa papağan gibi tekrarlamak değil. Buradaki “99” sınırlamak için değil elbet, zira O’nun daha birçok ismi var. Rabbimiz isimleri öğrenmeye teşvik etmiştir bizi: “En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yolda gidenleri bırakın.” (Araf Suresi: 180)
En büyük hüsran O’nu yanlış tanımak!.. Bir örnek: “Müşrikler; elçilere dediler ki; Siz ancak bizim gibi birer beşersiniz. Rahman herhangi bir şey indirmedi.” (Yasin Suresi: 15)
Müşriklerin çok merhamet eden anlamında “Rahman” dedikleri ifade edilmiş. Peygamberlerin vazifesi; “insanların dünya ve ahretteki sıkıntılarını çözmek ve kurtuluş yoluna iletmek”tir. Resuller olmasa, ne Allah’ı tanıyabilirdik ne de sıkıntılarımızı çözebilirdik. Dolaysıyla elçi göndermek ile “rahman” ismi arasında dolaylı değil direk bir ilişki mevcuttur. Onlar (müşrikler) bu irtibatı kavramadıkları için Allah’ın resullerini inkâr etmişlerdir.
İsim (esma); Arapça, Türkçe’deki “ad”ın karşılığı ama tam kuşatmıyor. Zira isim; bir şeyin zihinde doğmasını sağlayan alamet olması hasebiyle varlığın kendisini öz olarak ifade eder.
Allah’ın isimlerini aklen tespit edemeyiz; isimleri bize beyan eden Hz. Muhammed (sav)’dir. Elbette Rabbimizi hakkıyla tanıyamayız isimlerine de mutlak olarak nüfuz edemeyiz ama Allah’ın isimleri yaratıcımızı tanımamız için birer işaret.
Allah’ın isimlerinin tamamı özel; semi (işiten) gibi isimler insan ile ortak gibi görünse de bu durum sadece kelime müşterekliğini ifade eder, mahiyet değil.
ALLAH ismi ilahımızın en kapsayıcı ve özel zat ismidir. Çoğu âlime göre kelime Arapçada değil başka bir dilden de. Kelime her şeyi ile özel. Kökü yoktur; “ilah” lafzından türediği de söylenir. İlah; sevilen, sayılan korkulan ve hükmeden.
Varlığı zaruri; O olmasa her şey yok. O’ndan bağımsız alan imkânsız: “O, göklerde ve yerde Allah’tır. Gizlinizi ve açığınızı bilir.” (Enam Suresi: 3)
O’nun asla bir benzeri yok. İsmen de vasfen de.
“O göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbidir. Şu halde O’na kulluk et; O’na kulluk etmek için sabırlı ve metanetli ol. O’nun bir adaşı olduğunu biliyor musun. (Asla benzeri yoktur.) (Meryem Suresi: 65)
Allah lafzı, ilah kelimesine bile tercüme edilemez. Sahte ilahlar olur ama -hâşâ- Allah’lar olmaz. “Paranın Allah’ı” gibi sözler küfürdür. Allah’a karşı saygısı olmayanlar da ebedi cehennemlik. “Mü’minler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyenlerdir.”(Enfal Suresi: 2)
Allah’ın 99 ismi olduğunu beyan eden hadisin devamında tek tek isimler sayılmış ve şu ibare kullanılmıştır: “Ellezi la ilahe illa hu.”
Burada Peygamberimiz, Allah’ın tekliğine vurgu yapıyor. İsimleri, tek ilahın farklı sıfatları!.. İşte burası nirengi noktası: O’nun tekliğine ve eşsizliğine vurgu. Rızık verici olarak patronu göremezsiniz. Allah’ın emri ile patronun emri çelişirse Allah’ı tercih etmelisiniz ki; tevhidiniz bozulmasın.
Helal ve haramı tespit de Allah’a aittir. Zira “kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendisidir.” (Maide Suresi: 44)
Kısaca Allah’ın isimlerinin manası mutlaktır ve hiçbir hususta O’na şirk koşulamaz.