İran, nükleer silaha sahip olursa, Türkiye-İran münasebetlerinde İran’ın dokunulmazlık kazanacağı açık. Nükleer silah sonrası, Türkiye, İran’ın hiçbir hamlesine cevap veremeyecektir. Bu kadar hassas bir meselede ise Türkiye’nin yöneticilerinin içini rahatlatan tek unsur İran Yetkililerinin verdiği güvence.
İran’ın dini liderleri ve yöneticileri sık sık “İran’ın nükleer politikası sadece barışçıl amaçlar içindir” açıklaması yapıyorlar. Hatta Hamanei, “nükleer silah kullanmak haramdır” beyanında bulundu. Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bir televizyon programında Hamanei’nin açıklamaları ile ilgili olarak, “İran, dini referanslara dayanarak nükleer silah yapmayacağı garantisi vermiştir. Bundan daha üst güvence olamaz” mealinde sözler söylemiştir. İran’a hakim olan dini rengin Şiilik olduğunu görünce bu güvencenin yeterli olduğunu söylememiz ne yazık ki pek mümkün değil. Zira Şiilik akidesindeki “takiyye” inancı İran’ı yeterince güvenilmez kılmaya yeter. Yalanı vacip gören bir din anlayışı ile karşı karşıyayız. Bu sebeple dini öne sürerek İran’ın verdiği teminatlara güvenemeyiz.
Ama İran, sadece güvenilmez olduğu için mi İran’ın nükleer politikasına ihtiyatla yaklaşmalı mıyız? Bu konuda somut bir delilimiz var mı?
Bilindiği gibi İran dini lideri, Hamanei, Suriye Devlet Başkanı Esed’i “kırmızı çizgimiz” olarak ilan etti. Suriye’de 31 kişinin öldüğü kimyasal saldırı ile ilgili BM’nin gönderdiği gözlemcileri Suriye Devleti kabul ülkeye kabul etmedi. Kaldı ki, Suriye’nin kimyasal silahlara sahip olduğu hususu herkesin bildiği bir sır. Bildiğimiz kadarı ile ne Hamanei’den ne de diğer İranlı yöneticilerden “Suriye’nin kimyasal silahlara sahip olması haramdır ve onu kullanmasına sert tepki gösteririz” mealinde bir açıklama gelmedi.
Suriye ile İran arasındaki ittifak her ülkeyi adeta birleştirmiştir. Kaldı ki aralarında “savunma işbirliği anlaşması” mevcuttur. Esed’i korumak için Devrim Muhafızları ve Hizbullah Örgütü canlarını bile feda ediyorlar. İran-Suriye hattı silah hattına dönüşmüş durumda. Dolaysıyla İran’ın nükleer politikasını barışçıl amaçlarla sürdürdüğüne inanmak saflıktır.
Türkiye kendisini İran’a mahkum edecek bir duruma en şiddetli tepkileri göstermek zorunda. Uluslar arası alanda en azından İran’ı savunmaktan vazgeçmeli ve durumu soğukkanlılıkla anlamaya çalışmalıdır. İran için kimyasal veya nükleer silah kullanmak haram değildir. Kaldı ki “haram” bile olsa bu haramı işlemeyeceğinin garantisi yoktur. (Suriye’de kullanmıştır.) İran’a arkasını dönen yöneticiler, darbe yemeye hazır olsunlar.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.