“Bütün toplumlar için geçerli olan ve değişmeyen ilahi kanunlara Sünnetullah denilir. Kur’an-ı Kerim’de “sünnetullah” terkibi, sekiz ayette yer almıştır.” (1)
Mucizeleri inkâr eden ve Peygamberlerle inatlaşan kavimlerin helak edilmesi “sünnetullah”ın kapsamı içerisindedir. Ayrıca kötülüğü zirveye çıkan ve çeşitli ayak oyunlarıyla fitne ve fesadı yaymaya çalışa toplumlar için de helak kaçınılmazdır. Nitekim bir ayet-i kerime’de şöyle buyrulmaktadır:
“Çünkü onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötü tuzaklar kuruyorlardı. Hâlbuki kişi kazdığı kuyuya kendi düşer. Onlar öncekilerin kanunundan başkasını mı bekliyorlar. Allah’ın kanununda asla bir değişme bulamazsın, Allah’ın kanununda kesinlikle bir sapma da bulamazsın.” (2)
Bütün insanlığın derinliklerine vicdan ve adalet hissiyatı yerleştirilmiştir. Yalan karşısında insanların ortak tepkisinin bulunması da doğaldır. İnsanlara ve dine karşı işlenen zulümlerin ilahi gazabı da çekeceği malumdur. İşlenen zulümler inatla artarsa insanlar elbette yaptıklarının bedelini ödemek zorundadır. Evet, dünya, nihai hesabın görüleceği bir yer değildir ama yukarıdaki ayette de görüldüğü gibi başıboş bırakılmamıştır.
1982 Yılında yaşanan Hama Katliamı’nda yaklaşık 40.000 müslüman katledilmiştir. O zaman İran Devleti’nin başında olan Humeyni, katliama uğrayanlar hakkında ABD’nin Ajanı suçlamasında bulunmuştur. Kadın ve bebeklerin bile Hafız Esed tarafından katledildiği bir dönemde İran bir tek kınama mesajı bile yayınlamamıştır. Başbakan Erdoğan; Humeyni’nin Suriye Zulmüne karşıydı mealindeki sözleri gerçeği yansıtmamaktadır.
3 yıl önce başlayan Suriye Kıyamı neticesinde Baas Rejimi kadın ve çocuk demeden 100.000 müslümanı öldürmüştür. Hatta Banyas Katliamı’nda bebekleri bile yakarak öldürmüştür. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Banyas Katliamının Esed’e hiçbir desteği esirgemeyen Hizbullah Terör Örgütü tarafından yapıldığını söylemiştir. Bu sebeple Bekir Bozdağ, Hizbullah Örgütü’nün aslında Hizbuşeytan olduğunu ifade etmiştir.
İran Yönetimi eskiden de zulmün yanındaydı. Fakat İslami maskesini güzel taktığını söylemek mümkün. Ama bugünkü yönetim ya arsızlıktan ya da becerisizlikten yaptığı zulme destek eylemlerini gizleyememektedir. Bu durum tabiatıyla hem öfke birikmesine vesile olmakta hem de öfke dalga dalga yayılmaktadır. Eğer kıyamet kopmamışsa ve insanlık denilen vakıa halen varsa İran üzerine yapışan bu etiketle kahredici belalarla karşılaşacaktır. Yeryüzündeki bütün Müslümanları bile öldürse bir Yavuz Sultan Selim mutlaka çıkacaktır.
Şah İsmail, insanları kebap yapıp yiyecek kadar azıtmış bir liderdi. (3) İsmail, elçileri öldürecek kadar ahlaksızdı hem de bu coğrafyada 50.000 müslümanın kanına direk, 100.000 müslümanın kanına da dolaylı olarak girmiş bir caniydi. (4) Kurnazlıkla ve dehşet verici öldürme metotlarıyla gemisini yürütürüm zanneden Şah İsmail, zulme karşı acımasız olan Yavuz Sultan Selim’i hesaplamamıştı. İran, tilkilikle gemimi yürütürüm zannediyor ama Yavuz Sultan Selim’in (rh.a) ismi duyulmaya başladı. Kendisinin de gelmesi yakındır.
Artık İran, yolun sonuna geldi.
1- Yusuf Kerimoğlu - İslami Hareketin Mahiyeti - sh. 7 Misak Yay.
2- Fatır Suresi: 43
3- http://www.yazete.com/genc-kalemler/ahmet-balki/batini-teroru-sah-ismail-ve-iskender-pala/2141/
4- http://www.yazete.com/genc-kalemler/ahmet-balki/batini-cellat-sah-ismail-ve-yavuz-efendimiz/2174/
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.
Teşekkür ederim Seymur Bey.
Cok guzel yazmissiniz.Bende gazetede genc yazaram.