İnsanın fiilleri olduğu sabit bir hakikat ama tamamen hür müdür yoksa mecbur mu?
İnsanın seçenekli ve zorunlu eylemleri vardır; açlık hissetmesi, kan dolaşımı, organlarının çalışması mecburi harekete girer ve insanın bundan dolayı mükellefiyeti yoktur. İnsanın ihtiyari edimleri konusu ise tarih boyunca tartışma konusu olmuştur.
Hz. Ali (ra) Sıffın Savaş’ından dönünce bir ihtiyar; “Ya Ali, bize haber ver!.. Şam Seferine gitmemiz Allah’ın kaderi ile midir?” diye sordu. İmam Ali (ra): “Allah’a yemin olsun ki; indiğimiz her vadi, çıktığımız her yokuş, Allah’ın kaza ve kaderi iledir” buyurdu. Yaşlı adam bunun üzerine şöyle bir münazara başlattı:
“O halde, ben Allah’ın sevap vereceğini ümit etmiyorum.” Hz. Ali ise şöyle mukabele etti:
“Dur ihtiyar! Allah elbette büyük ecir verir. Siz harekete zorlanmazsınız. Yazıklar olsun sana!.. Sen kaza ve kaderi, kendi ümitlerini ve hareketlerini gerekli kılan bir unsur mu zannettin. Hayır… Eğer öyle olsaydı; azab, sevap, emir ve nehyin ne anlamı olurdu? Allah, iyiliği emreder kötülükten meneder; zorla itaat ve zorla isyan ettirmez.” (1)
İnsan fiillerinin varlığını bahane ederek kaderi inkâr eden ilk hizip İslam Dünyası’nda “Kaderiyye” olmuştur. Emeviler Dönemi’nde ortaya çıkan bu fırka, kader varsa insan fiili yoktur gibi uç bir fikri savunmuştur. Kaderiyye, Mecusilere benzetilerek din dışı sayılmıştır.
Kader meselesinde her din ve mezhep bir şeyler söylemiştir. Şiddetli tartışmalar vücut bulmuştur. Hâlbuki kader meselesi inanılması gereken bir akaid meselesidir. Aklın hudutlarını zorlayıp kaderi anlamaya çalışıldıkça sapma mukadderdir. Şimdi de Kitabımızda zikredilen ve her biri kaderin bir boyutunu izah eden ayetlere kuşbakışı bakalım:
a- İnsanın Hür Olduğunu Beyan Eden Ayetler:
Kur’an’da bir kısım ayetlerde insan iradesine vurgu yapılmış; hidayet ve dalaleti yeğleme konusunda tercihi bulunduğu haberi verilmiştir:
“Biz insana yol gösterdik. İster şükretsin, dilerse küfretsin.” (2)
“Hak Rabbinizdendir; artık canı isteyen iman etsin ya da kâfir olsun.” (3)
b- Her Şeyin İlahi İradeye Bağlı Olduğunu Beyan Eden Ayetler:
Allah, bazı ayetlerinde kendi iradesinin mutlak, insan kuvvetinin ise (mutlak) bağımlı olduğunu bildirmiştir:
“Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir.” (4)
“Allah’ın dilediğinden başkası öğüt almaz.” (5)
Kur’an’da şüphe ve çelişki olmayacağı sabit bir hakikat; (6) tutarsızlık insandan kaynaklanır.
Furkan’da; kulun iradesini vurgulayan beyanlar yek başına olsaydı tezat olurdu. Zira Allah; âlemler üzerinde (fiiller de dâhil) mutlak hükümrandır. Eğer sadece insan eylemleri merkeze alınsaydı, Allah’ın egemenliği karşısında bir çelişkiden bahsedebilirdik. Bunun gibi safi Allah’ın iradesi vurgulansaydı; bu sefer de ceza veya mükâfatın anlamı olmazdı. Kur’an’da tenakuz yok; mesele insanın anlama kapasitesi. Bu kapasiteyle kaderi kavrayamaz.
Şunu söylememiz icap eder sanırım: Allah’ın kudretine vurgu yapan ayetler de kulun fiillerinin olduğunu beyan eden ayetler de mutlak hakikattir. Bu ikisinin bir arada olması mı? İşte bu iman meselesidir.
1- Ömer Nesefi; İslam İnancının Temeli Akaid, sh. 144
2- İnsan Suresi: 3
3- Kehf Suresi: 29
4- İbrahim Suresi: 4
5- Müddesir Suresi 56
6- Bkz. Nisa Suresi: 82
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.