Mısır’da laikperestlerin sokakta iktidar aramasına “ordu” olumlu yanıt verdi. Hatta ABD bile orduyu destekledi.
Mısır’da iktidar devrilecek mi?
Mısır’da Mursi’ye ve onun temsil ettiği siyasal çizgiye geri adım attırmak hemen hemen mümkün değildir. Zira Arap Baharı denilen süreç ilk başta demokrasi ve özgürlük gibi Batılı kavramlarla başladıysa bile geldiği nokta da artık Hilafet bile gündeme gelmiştir.
Bilindiği gibi 1948 yılında kurulan İsrail Devleti’nin müthiş bir statüko sayesinde varlığını sürdürdüğü malumdur. Bu statüko Suriye Kıyamı ile çatırdamaya başlamıştır. Başta ABD ve İsrail olmak üzere İran ve Suudi Arabistan’da statükonun bozulmasından rahatsızdır. Bu sebeple ülkelerin “fay hatları” ile oynamak ve Türkiye ve Mısır gibi küresel güçlere direnen devletlerde iç çatışma çıkartmak istemektedir. Kürt-Türk, Alevi-Sünni ve Müslüman-Laik çatışmasını aynı anda mümkünse aynı cephede buluşturmak istemektedir. Mısır’da ise para edecek en önemli fay hattı Müslüman-Laik çatışmasıdır. Gerçi daha önce Selefi-Sünni çatışması çıkartmak isteseler de Suriye meselesi Selefileri ve Sünnileri birbirine yaklaştırmıştır.
Mısır, Harf Devrimi’nin kendisine uğramadığı bir ülkedir. Dolaysıyla Mısır’da İslami Akımlar daima diri olmuş ve diri olmaya devam etmiştir. Kelime-i Tevhid’in mahiyetini idrak eden Mısır Halkı, İslam Fıkhını uygulayan bir devletin İslam’ın gereği olduğunun farkındadır. Türkiye’de olduğu gibi tavuktan kurban gibi meselelerle de Mısır’daki Müslümanları yollarından döndürebilmek mümkün değildir. Mısır’daki bütün Müslümanlar arasında “antikapitalist Müslümanlar” gibi soytarılıklara itibar eden kimseyi bulamazsınız. Abdülaziz Bayındır gibi isimler Mısır’da sıradan bir müslüman bile kabul edilmez. Hatta Tayyip Erdoğan, Mısır’da laikliği tavsiye ettiği bir dönemde şiddetli bir tepki görmüştür. Oradaki Müslümanları ladini bir ideoloji olan laikliği “din ve vicdan özgürlüğü” diye yutturamazsınız. Dolaysıyla Mısır’da İslami Kesimi durdurmak mümkün olmadığı gibi yollarından saptırmak da oldukça zordur.
25 Ocak Mısır Devrimi’nde görülmemiş hesaplar vardı. Bir sene içerisinde Mursi’ye yapmadığını bırakmadı eski rejim kalıntıları. Daha net ifadeyle Mısır Ergenekon’u. Dolaysıyla Mısır’da hesabı görülmemiş, defteri dürülmemiş şer cephesi hala hayattaydı. İşte tam da bu sırada laikperestlerin; ABD, İsrail, İran ve Baas teşvikiyle sokağa terör estirmek amacıyla sokağa çıkması kapatılmamış bir hesabın kapatılmasına vesile olabilir. Mısır Ergenekon’u temizlenmeden ülkeye huzur gelmeyeceği ve Mısır Ergenekon’u ile asla barış olmayacağı net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Taksim Olayları başladığı zaman Kemalistlerin tuzağa düştüğünü söylemiş ve özetle şunları zikretmiştik:
“Taksim Meydan’ına çıkanlar İslam Coğrafyası’nda esen rüzgârın tersinden rüzgâr estirmeye çalışıyorlar. Aslında “Mustafa Kemal”in askerleri meydana çıkmadan önce halkta bir denge durumu söz konusuydu. Kemalizm; BDP saflarında bile sempati ile karşılanabiliyordu. Kendi kongrelerinde Mustafa Kemal’in posterini asmışlardı. O kadar yani. AK Parti’nin de sistemi kökten değiştirecek adımlar atma niyeti pek yok gibiydi. Varsa yoksa ekonomi!
(…)
Milleti kucaklayacak bir fikirleri yok yani. Dahası 28 Şubat, Dersim, 1960 Darbesi ve 12 Eylül; sicilleri de karanlık.
Çevreden gelen rüzgâr da İslam. 28 Şubatçıların dostları Baasçılar çok zorda onlar da yardım edemez. Statüko kırıldı bir kere.” (1) Mısır’da ordudan medet umup sokağa çıkan laikperestler de tuzağa düştü. Daha doğrusu kendi kuyularını kazdılar. İslam Coğrafyası’nda Batılı Ajanlar gibi Batı’nın değerlerini egemen kılmak isteyenlerin bu sefer defterleri dürülecek. Mısır’da sokaklarda cazgırlık yapanlar kazanamayacak.
1- http://www.yazete.com/genc-kalemler/ahmet-balki/kemalistler-tuzaga-dustu-anitkabir-tehlikede/1970/
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.