Küresel veya bölgesel bir güç olmak istiyorsanız bazı erdemlere sahip olmak zorundasınız. Bu erdemlerin en birincisi mazlumu korumaktır. Kur’an’da bu hususta mü’minlere şöyle seslenilir:

“Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! Bizleri bu halkı zalim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” (Nisa Suresi: 75)

Reyhanlı Saldırısı İran’ın ve Suriye’nin ilk saldırısı değil. Daha birkaç gün önce Banyas’ta çoğu bebek 1000 müslümanı öldürdüler. Resmen soykırım yaptılar yani… Ama Türkiye ne yazık ki mazlumlara yardım etmedi. Kınadı… Artık kendisini de koruyamıyor… Reyhanlı’da 46 kişi bombalı saldırı sonrası öldü. Bundan daha acısı ölen 46 kişiden 3’ünün bombalı saldırı sonrası linç edilen Suriyeli olduğu haberi. (http://www.timeturk.com/tr/2013/05/12/reyhan-lida-insanlik-disi-seyler-oluyor.html) Bu linçi gerçekleştirenlerin kendilerini “milliyetçi” dedikleri ifade ediliyor. Ne zamandan beri muhacir ve mazlumları öldürmek milliyetçilik? Bombayı patlatanlarla sizin ne farkınız var? İran’ın hedefi ülkemizde çatışma çıkması sizin İran’dan kalır yanınız neresi? Dile gelince İslam demesini biliyorlar ama… İşte İslam’ın kitabından bir parça:
“Ve onlardan önce o yurda yerleşen imana sarılanlar kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, onları öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar umduklarına erenlerdir.” (Haşr Suresi:9)

Yukarıdaki ilk ayet direk olarak mazlumlara yardım etmemizi ve zalimlerle savaşmamızı emrediyor. Diğer ayet ise asgari şartta bir müslümanın ahlakını. Mazluma yardım etmiyorsunuz, zalimle de savaşmıyorsunuz bari zulümden kaçan kimseleri sevin ve yardım edin.

Türkiye insanı Osmanlı’dan tevarüs eden bir halk… Bu halk bu duruma düşmemeli… Mazlumu korumak yerine zalimleşmemeli… Alçaklığın lüzumu yok!..

Türkiye halkı Suriye’ye duyarsız kalamaz… İran’ın ve Hizbullah şebekesinin zulümlerine boş ver diyemez… Hatta tam büyümek üzereydik şimdi nereden çıktı bu Suriye meselesi diyemez… Suriye rejiminin pisliği daha çok ve yaygın olarak elbet Türkiye’ye bulaşır da bu sefer bize yardım da edilmez… Aslında stratejik olarak da Türkiye kendisine yönelen İran ve Suriye saldırısını içeriden değil onların ülkesinden karşılaması lazımdır. İçeride saldırı bekliyorsanız ve sadece Mit’e güveniyorsanız elbet bu zalimler size saldırır. Türkiye İran ve Suriye’ye kendisine karşılık veremeyecek şekilde saldırı ile karşılık vermelidir. Bu hususta korkmamalı ve atak olmalıdır. (Niye böyle olmalı bir başka yazıda ayrıntılı gireriz konuya)
Suriyeli mülteci kardeşlerimizle beraber Suriye’deki zulmü sona erdirmek ve bu coğrafyada zulmün her türlüsünü engellemek zorundayız. Aksi takdirde zalimle harb etmezsek o zalim, bizi gelir can evimizden vurur da iş işten geçmiş olur. Hala kaldıysa insanlık da bunu gerektirir…