ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Ordu - milletiz biz!..

Ahmet Balki

23 Nisan 2013 Salı 15:46
  • A
  • A

Ülkelerin en önemli güç parametrelerinden birisi askeri güçtür. Gerektiğinde ölecek insanların bulunduğu bir ülkeyi hiçbir güç yenemez.

Ordunun iki temel dayanağı vardır. İdealleri ve milleti. İnançsız bir ordu sadece yığındır. Milleti ile kaynaşmayan bir ordu da milletin yüküdür. Kültürümüz ordu-millet fikriyatına dayanır. Mefkûre bütün milletin asker olduğu tezine dayanır. Bir millet; idealleri için savaşa, ölüme ve öldürmeye hazır olmalıdır.

İslam’daki namaz ibadeti bir ordunun disiplinini yansıtırken, kurban ibadeti de öldürmenin kutsal formunu yansıtır. İslam Millet’inde silah taşımak sünnettir. Silah namus gibidir ve elden bırakılmaz.
Ülkemizde ideolojilerin istilası, ordu-millet kültürünü de zaafa uğratmıştır. Silahlı bürokrasi ile millet arasında derin uçurumlar oluşmuştur. TSK’nın teknolojik imkanlarının arttırılmasından ve profesyonel ordu kurulmasından önce felsefi açmazlarını halletmesi zaruridir. ABD ve Rusya’nın çeşitli yerlerdeki başarısızlıklarının temelinde ideal eksikliği ve seve seve can verme imanı yokluğu bulunmaktadır.
Ordular, milletin inşasında da kullanılır. En ilkel şartları tanımamış ve gerektiğinde sıfırdan bir şehir inşa edemeyecek bir ordu, toplumun sigortası olamaz. Kışlasında kendi ekmeğini kendi yapan, binalarını temelinde atabilen ve inşa edebilen bir ordu her ülkenin ihtiyacıdır. Bütün ihtiyaçlarını dışarıdan alan ve tamamen teknolojiyle donatılan bir ordu zor günlerde milletine sahip çıkamaz. Konfor bir askerin en büyük düşmanıdır.

İnsanların en güzel zamanlarını askerlikte yaşamaları, işini gücünü bırakıp askeri eğitim almaları ve sevdikleri için sınırda veya değil nöbet beklemesi toplum için yaptığı en güzel fedakârlıklardandır. Bu noktada asker sayısının azaltılması gibi zihni jimnastiklere de gerek yoktur. Canını bile vermekten çekinmeyen bir askerin, hayatının en güzel yıllarını askerlikte geçirme yakınmasına düşmesi o, ordunun çöktüğünün resmidir. Hayatın realitesi budur. Bu sebeple kadınlar bile silah ile tanışmalı gerektiğinde ülkesini korumak için ölmeyi göze almalıdır. Ölmeyi göze alamayanlar rezil bir şekilde yaşar ve ölürler.
Ordu, hakkı merkeze almak zorundadır ve siyasi otoriteye de mutlak olarak bağlıdır. Hz. Ömer (ra)ın son derece başarılı olmasına rağmen Hz. Halid b. Velid (ra)ı ordu komutanlığından kolayca azledebilmesi bunun en çarpıcı örneklerinden birisini oluşturmaktadır. Ordu içinden çıktığı halka karşı tehdit unsuru olamaz.

Türkiye’de ordu Batılılaşma cereyanı ile etkinliğini arttırmış ve nihayet Cumhuriyet ile birlikte “kurucu unsur” haline gelmiştir. Türkiye’de silahlı bürokrasi kendilerini hem imtiyazlı hem de kurucu unsur olarak gördükleri için ipleri sivillerin eline vermek niyetinde değillerdir. Gerekirse kendi yaptıkları anayasayı ortadan kaldırarak “askeri darbe” yapmayı hakk gibi gören kesimler de mevcuttur.

İttihad ve Terakki’den bu yana sağdan soldan, devleti ele geçirmek isteyen bütün cephelerin ilk amacı güvenlik bürokrasini ele geçirmektir. Onlara göre güvenlik bürokrasisi ele geçirilirse her şey güllük gülistanlık olacaktır. Tabandan başlayan bir değişim ve siyasi hareket, uzun soluklu ve maliyetli olacağından ordu üzerinden muhalefet yaparlar ve bir kere iktidara gelirlerse muhalefetlerine neler neler yapmazlar.

Allahü Teâlâ (cc) Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: ” Yardım görürler umuduyla, onlar Allah'tan başka ilahlar edindiler. Onların (o ilahların) kendilerine yardım etmeye güçleri yetmez; oysa kendileri onlar için hazır bulundurulmuş askerlerdir.” (Yasin Suresi: 74-75)

Mevdudi (rh. a) bu ayet-i tefsir ederken şu tespitlerde bulunmuştur: “Yani, bu sahte ilahlar aciz ve zavallıdırlar. Var olabilmeleri için, kendilerine tapan kimselere muhtaçtırlar. Şayet o tapan kimseler, bu çaresiz zavallılara yardım etmezse, bunlar hiçbir şey yapamazlar. Kendilerine tapan kimseler, onlara kulluk ediyorlar, yardımda bulunuyorlar ve propaganda yoluyla halkı onlara inanmaya davet ederek kandırıyorlar.” Düzenli ordu bir ihtiyaç mıdır? Zamana göre evet gibi… Lakin bir ordunun görevi toplum içinde imtiyaz sahibi olmak değil; topluma ve değerlerine hizmetkârlıktır. Oligarşik düzenlerde ise silahlı güçler; toplumu rehin almak ve toplum değerlerinin iktidar olmasını engellemek için vardır.

Bu oyunun ilk başlatıcısı ise tarihte Firavun adı verilen sahte ilahtır. Firavun ayakta kalmak için düzenli orduya muhtaç olmuş ve bu sebeple Haman’ı kullanmıştır. Haman en az Firavun kadar zalim ve gaddar bir kişiliğe sahiptir. Hamaset edebiyatı Haman da oldukça yüklüdür.

Bir tek şahsın bir topluluk üzerinde tek başına zalimce tasarrufta bulunması mümkün değildir. Bunun için yardımcılara ve dalkavuklara ihtiyacı vardır. İşte bu yardımcı dalkavuk kan içici vampir Haman’dır. Zalim rejimin koruyucusu ve kollayıcılarının ortak ismi Haman’dır. Kanun ve hukuk bu kimseler için fazla bir anlam ifade etmez. Zira bu kanun ve hukuku kendi yanlarından icat edenler kendileridir. Zamanı gelince ortadan kaldıracaklarda kendileridir. Bu iş için kılıfta hazırdır. Ülkenin ve devletin âli menfaatleri…

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.