İmam Azam (rh.a) İslam’da kazanç derecelerini açıklarken şöyle demektedir:
“İnsanın kendisine, ailesine yetecek kadar kazanması farzdır. Fakirlerin ihtiyaçlarını gidermek, yakınlara bağışta bulunmak için kazanması müstehaptır. Güzel bir yaşantı için kazanmak mubahtır. Helalinden bile olsa insanlara karşı böbürlenmek, çokluk ile övünmek mekruhtur.”
Evla dairesinden çıkıp aşağılık yöntemlerle insanları soymak ise hiçbir zaman tasvip görmeyecek bir fiildir.
Bu noktada İsrailoğulları’nı ve taleplerini hatırlamamak mümkün mü?
Allah (cc) şöyle buyurmaktadır: "Siz (ise şöyle) demiştiniz: Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanamayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın. (O zaman Musa da): Hayırlı olanı, şu değersiz, şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu.”( Bakara Suresi: 61)
Ayette zikredilen “biz bir çeşit yemeğe katlanamayız” sözü hakkında şöyle denilmiştir:
“Bizler zenginliğe katlanamayız. Hepimiz zenginiz, birimiz öbürünün yardımını almak imkânını elde edemiyor. Çünkü bizden her bir kişi tek başına başkasına muhtaç değildir. İlk köle ve hizmetçi edinenler onlardır.”( İmam Kurtubi ; el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an ; c.2 sh. 126 Buruc Yay. )
Dünyadaki ekonomik faaliyetlerin birçoğunun da insanların bir kısmını ezmek ve sömürmek için tasarımlandığı gerçeğini aklımızın bir kenarında tutarak ayete ve ne demek istediğine biraz daha yakından bakalım.
İsrailoğulları’nın bir çeşit aş yerine birçok yemek istemeleri aslen günah değildir.
Zira insan, tek çeşit besin yerse zamanla yediği katık ne kadar leziz olursa olsun ondan usanabilir.
Devamlı aynı yemeği yemek iştahsızlık, hazım zayıflığı ve arzunun azalmasına sebep olur.
Dolaysıyla ayette ki; İsrailoğulları’nın kınanma sebebi olarak çeşitli yemekler istemeleri olarak görmek yanlıştır. (Fahruddin Er-Râzi ; Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb ; c.3, sh. 43-44 Akçağ Yayınları)
Öyleyse İsrailoğulları’nın kınanma sebebi nedir?
İsrailoğulları’nın davası tek çeşit yemek yeme davası değildi. Onların istekleri hayat tarzı ile yakından ilişkili idi. Onlar temiz bir hayat şekli yerine hukuksuzluğun ve pisliğin egemen olduğu bir hayat tarzını özlüyorlardı. (Seyyid Kutup; Fizilal’il Kur’an; İlgili Ayetin Tefsiri)
M. Hamdi Yazır (rh.a) şu açıklamaları yapmaktadır: “İsrailoğulları'nın bu isteğinde, şüphesiz göçebelikten kurtulup, yerleşik hayata, şehir hayatına geçmek arzusu vardı. Fakat bu arzu, eğitim, ilim ve ibadet gibi yüksek bir maksat ve hedefe değil, bıldırcın ve kudret helvası yerine soğan ve sarmısak yiyebilmek için bayağı bir maksada dayanıyordu. Bunda da vaktiyle Mısır'da yaşadıkları sefil hayata istek ve adeta hasret gibi bir maksat yatıyordu ki, bu da hürriyetin kadrini takdir edemeyip, köleliğe talip olmak demekti.”( M. Hamdi Yazır ; Hak Dini Kur’an Dili ;İlgili ayetin Tefsiri )
Küresel Sermayenin silahları olan faiz, şans oyunu, dalavere, spekülasyon bir dünya tutumunun ürünüdür.
İnsanları parya olarak kullanmak ve onların emekleri, sermayeleri, namusları ve nihayet canları üzerinden çılgın bir hayat yaşamak onları ezmek…
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.