Tecrit edildikleri için dikkatimizi çekmez cezaevleri ama modern toplumun iç kanaması. İnsanın kafese atıldığı bir ortam fıtrata ters; bu sebeple mikrop üreten bir laboratuar adeta. Türkiye’de 100.000 insan cezaevinde. Aileleri ile birlikte 500.000 kişi.
Önce rakamlar:
2004 yılında 352.692 asayiş olayı meydana gelmiş. Hırsızlık, gasp ve yağma ilk sırada… Cana kasten kastetme ve namusa tasallut ardından geliyor. Rakamlardan anlıyoruz ki; insanları tehdit eden ve sürekli tekrarlanan suçların sayısı pek fazla değil. Ama bu suçların sürekli artması sadece nüfus artışı ile izah edilemez. Kanunlar; hem yetersiz hem beceriksiz. Cezaevleri de suçlu ıslah yerleri değil zaten. İslam Fıkhı’nın el kesme, kısas ve recm gibi hükümlerini eleştiren modern kanunperestlerin bu cenderenin hesabını vermeleri gerekir. Zira onlar, orada durdukça Türkiye’de kimsenin mal, can ve namus emniyeti yok.
Ceza Hukuku; suçun ağırlığına ve suçlunun durumuna göre ceza vermeyi hedefler. Eşit ceza, suç ve suçluyla mücadelede yetersiz olacağı gibi suç ve suçlu üretecektir. Nihayet kötülük sıradanlaşacaktır. Tıpkı bugün gibi… Ama Türkiye’de ceza hukuku, bütün suçlara aynı cezayı uygun bulmuş: Hırsızlık, kasten adam öldürme, kasıtsız adam öldürme, tecavüz, kaçak elektrik kullanma, göz çıkartma, düşünmek, anayasal düzeni zorla değiştirme, mal beyanında bulunmama… Bu suçların hepsinin cezası eşit: Cezaevi… Olur mu böyle saçmalık.
TBMM, yukarıdaki suçların tamamını hapis cezası ile tecziye edilmiş. Keyfiyet olarak ceza aynı olduğuna göre seri katille elektrik kaçıran; işkenceciyle mal beyanında bulunmayan, baba katili ile düşünce suçlusu aynı safta… Adalet maskesi takmışsın ama zulmün kurumsallaşmış halisin.
Cezaevi; insan gücünü atıl halde bırakmanın da sorumlusu. Yanlış söyledik; suçta uzmanlık akademisi. İhtiyacından dolayı çalan kimse profesyonel hırsızlarla tanışmakta ve dışarıda icra edeceği bir mesleğin sahibi olmaktadır.
Psikologlara göre basit bir suçtan dolayı hapse giren bir kimse daha önce suçlulardan nefret ederken bu sefer ya onlara hoşgörü ile yaklaşmakta ya da hayranlık duyguları kabarmakta. Leyla İle Mecnun’daki hırsızımız ne kadar sevimli dimi? Ruhsatsız silah taşımaktan hapse giren kimse katillerle aynı şartlar altında kaldığından adam öldürenlerin çeşitli haklı (!) sebeplerini öğrenecek dahası meseleyi katilin ağzından dinlediği için ona hak verecektir. Suça ve suçluya hoşgörünün merkezleridir cezaevleri…
Af çıkartırsınız sonra yarıdan fazlası hapse geri döner. Islah etmez oralar çünkü… İnsandaki sorumluluk duygusunu elinden alırsanız böyle olur. Evine bakamayan suçlu zaman içerisinde sorumluluk duygusunu da kaybedecek. İşi olmadığından tembellik tiryakisi olacak. Çıkarttığınız insanın önünde iki seçenek var: Ya eski güzel (cezaevi günleri) günlere geri dönecek (orada ihtiyaç için çalışmak söz konusu değil) ya da kolay mal kazanmak için mafya olacak… Mafyanın yolu cezaevlerinden geçer…
Suç şahsiydi hani… Cezaevine birisini attığınız zaman ailesini de cezalandırmış olmuyor musunuz ? Ben toplum düşmanıyım diyorsanız haklısınız.
Fıtrata aykırı bir yer. Çünkü hür olarak doğarız hepimiz. Uzun süreli ve süreli hapis; insanı ucubeye döndürür. Fir’avun bu gerçeğin farkındaydı ve bu sebeple Musa (as)’ı ölümle değil hapisle tehdit etmiştir. Hapis ölümden şiddetlidir, çünkü.
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.