Taliban Hareketi, Afgan Cihadın da her zaman ön safta yer almış mütevazı insanlar topluluğudur. Bu hareket adından da anlaşıldığı gibi medrese talebelerinden oluşan yani ilme ve âlime önem veren bir harekettir. Afganistan’da Rusların yenilmesinden sonra müslümanlar hükümet kurmuş fakat hükümette İslam Fıkhını uygulamama kararı almışlardır. Bununla birlikte eski Komünist Parti artıklarının yönetimde söz sahibi olmalarına göz yummuşlardır.
Rabbani ve Ahmed Şah Mesut idaresi kan ve vahşetin her türlüsünü halkına yaşatmıştır. Sadece birkaç yılda bu yeni idarenin vesilesi ile 63.000 insan öldürülmüştür. İdareyi ele alanlar haksız yere insanları yargılıyor, fakir halkın mallarını gasbediyor ve hatta hoşlarına giden genç kızları kaçırıp namuslarına göz dikiyorlardı. İşte bu duruma ilim ehlinin ve talebelerin tahammülü olmazdı.
1994 yılında ordu mensubu bir komutan iki genç kızın kaçırılması talimatı verir. Kızlar askerler tarafından kaçırılır. Kızların aileleri kızlarını kurtarmaları için talebelere başvururlar. Talebeler imamları Molla Ömer’in emri ile askeri karargâhı basarak kızları oradan kurtardığı gibi komutanı ve askerlerini de idam ederler. Böyle bir vasatta askerleri idam edilen idare ile Talebeler arasında savaş başlaması kaçınılmazdı. Nitekim savaşta başladı. Taliban idareye karşı İslam bayrağını açarak çok kısa sürede ülkenin \%85’ini kontrolü altına aldı. 1996 yılında Kabil’i ele geçirerek “Afganistan İslam Devleti”ni kurdular.
Bu noktada bazı kimselerin kimi iyi niyetli kimi de ihanet sonucu Taliban’ın bir anda iktidarı devralmasından arkasında bu kimselerin kim var demesi birçok müslümanın zihnini kurcalamıştır. Türkiye’de eli kalem tutan yazarlar “Amerikancı İslam Olur mu?” yazılarında elinde hiçbir delil olmadan Taliban’ı Amerikanın emrinde olmakla itham edebilmiştir. Sırf İran ile ihtilaflarını bahane eden İran’ın etki ajanları Taliban’ı ABDci olarak takdim edebilmişlerdir. Hâlbuki Taliban birdenbire ortaya çıkmamıştır. Afganistan’da ve Pakistan’da medrese geleneği uzun yıllardan beri mevcuttur ve bu kimseler İslam Şeriatının uygulanmamasına tahammül edememiş harekete geçmişlerdir.
Taliban her zaman toplum içerisinde öncü olmuşlardır. Daha devlet haline gelmeden önce insanların aralarındaki ihtilafları İslam’a göre çözmeleri ve halkın sorunları ile her zaman yakından ilgilenmeleri halk ile Taliban arasında her zaman yakın bir ilişkinin doğmasına vesile olmuştur. Fikirsel olarak Ehl-i Sünnet ve’l Cemaate mensup olan bu müslümanlar, genel olarak Hanefi Mezhebindedirler. Elbette dört mezhebe de saygılıdırlar ve içlerinde Şafii, Maliki ve Hanbelî’ler de mevcuttur. Taliban ilme ve âlime son derece değer veren her elamanına son derece ilim öğretmeye gayret eden bir harekettir. Elamanlarının büyük çoğunluğu 10 yıl medrese eğitimi almışlardır. Bu sebeple Taliban içerisinde moda akımların yeşermesi hemen hemen imkânsızdır.
Taliban yapısı itibarı ile Ehl-i Bidat fırkalara ki içlerinde Şia’da vardır iyi gözle bakmayan bir ülkedir. Fakat bu iyi gözle bakmama siyasi bir ihtilaf konusu olamaz ve olmamıştır da. İran ile Taliban arasındaki siyasi ihtilafın kaynağı İran’dan başlamıştır. İran, İslam ile hükmeden Taliban’ın iktidarını tanımamış dahası kendisine sığınan Hikmetyar ve Rabbani’nin Afganistan’ın meşru başkanı olduğunu ilan etmiştir. Bu ise bir anlamda Afganistan İslam Devleti’ne soğuk savaş anlamına geliyordu. İran bununla da kalmamış Afganistan içerisinde muhalefetin örgütlenmesi sonucu elinden geleni yapmıştır. Bu örgütlenme çabaları sırasında bazı İranlılar da öldürülmüştür. İran durumdan vazife çıkararak Afganistan’ın diplomatlarını(!) öldürdüğü yalanını yaymıştır. Bu gerginlik üzerine Taliban Lideri Molla Ömer, İranlı ajanların öldürülmesi ile herhangi bir alakalarının olmadığını öldürenleri yakalarlarsa kendilerinin yargılayacağını asla İran’a vermeyeceklerini beyan etmiştir. Zaten bir devletin kendisini tanımayan ve hatta hasmane tutumunu açıkça ilan eden bir devlete kendi vatandaşını yargılanmaları için vermesi de tutarsızlık olurdu. Nitekim Taliban’da hiçbir zaman kendi vatandaşlarını İran’a vermedi. İran ise pişkinlikle Afgan güçleri ile sınır çatışmalarına girişmiştir. Pabucun pahalı olduğunu gören İran açık savaş yerine yeniden gizli savaş yöntemlerini tercih etmiştir. İran eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejat açıkça müslümanlara karşı Amerikaya yardım ettiğini itiraf etmiştir. (1)
11 Eylül saldırısı Taliban için yeni bir dönemeç olmuştur. 11 Eylül ile ilgili Usame b. Laden’i sorumlu tutan Amerika Taliban’dan Usame b. Laden’i istemiştir. Taliban hiçbir müslümanı Kâfirlere teslim etmeyeceğini eğer suçlu ise kendisinin yargılayacağını açıkça ilan etmiştir. Bunun üzerine ABD ve beraberinde bulunan 52 devlet Afganistan’ın üzerine çullandı.
1- http://www.yazete.com/genc-kalemler/ahmet-balki/buyuk-seytan-kim-iran-mi-abd-mi/391/
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.