ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Toplum mühendisliği ve Kurt Kanunu

Ahmet Balki

14 Mayıs 2013 Salı 13:14
  • A
  • A

“10 yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan” (10. Yıl Marşı)

15 milyon genci “yaratmaya” ihtiyacı vardı yeni ve genç Cumhuriyet’in… Eski kadrolar dahası dil ve din bile tasfiye edilmişti. Geçmişine bağlı, hukuku ve hürriyeti İslam’da gören halkta değişmeliydi. Yeni devlete yeni halk… Yangından mal kaçırır gibi. Ve bir avuç devletten beslenen zengin zümre… Kemal Tahir’i dinleyelim:

“Bunlara salt, kürekle para toplamak kalsın... Topladıklarını yeniden yatırmayı da kendilerinden hiç kimse istemesin. Kazansınlar, kazandıklarını saklasınlar, taşa toprağa gömsünler, hatta yabancı ülkeler bankalarına kaçırsınlar. Devleti bırak, kendi kendilerine destek olamaz bunlar... İş bilmedikleri için, azınlıkların elinden iş alanlarını da çekip alamaz hiç biri... Belki bunlarla ortak olur kimisi, böylece de, devlet, eskiden bir ödüyorsa, beş ödemek zorunda kalır.

Sahibinin bilgisi, deneyi, gücüyle meydana gelmemiş zenginlik güç değildir ki. Sırasında devlete hükümete destek olabilsin! Ayrıca, "kötüsü geldiğinde alırım" şartını da koşmuşuz ki, düpedüz "kazandığın senin değil" demektir bu...
Bizde, şimdilik halktan destek görmek istersen, tek şart, iktidara yakın olacaksın. Palavrayla değil, gerçekten. Bunun da bizdeki tek inandırıcılığı, galiba, yalnız ordunun seninle beraber olmasından ibaret.” (Kurt Kanunu; Kemal Tahir)
Zenginler ve silahlılar seninleyse neler yapmazdın ki memlekette. Top oynar gibi oynarsın cemiyetle.

Siyaset Bilimi’nin önemli kavramlarından biridir “toplum mühendisliği”. Ahalinin tavır ve sosyal davranışlarını etkileme ve dönüştürme faaliyetleri ama ahalinin inanç ve kültürüne aykırı olacak. Ayrıdan tepeden inme olacak, tabandan gelen değişim talepleri toplum mühendisliği kapsamına girmez.

Kavram 19 yüzyılın yani ideolojiler çağının zakkumu. İdeolojik kadroların cemiyeti bir yerden bir yere taşımak için tasarladığı planlar; Marks için silah diğerleri için hem silah ama daha çok zihinleri hapsetme sanatı propaganda. Yan unsurlar sosyoloji… Eee ne de olsa bilim; yeni ilah.

Sosyoloji sadece toplumu anlamak için icat edilmedi. Sosyal yasaları tespit ederek cemiyeti hapsetmek gerekir. Nasıl bireylerin refleksleri, duyguları, akli faaliyetleri ve tepkileri varsa toplumun da var. Sopa ve havuçla tüm toplumu yeniden “yaratabiliriz.”

Toplum Mühendisliği’nin babası ABD sayılır. Soğuk Savaş Dönemi’nde haz, zenginlik ve özgürlük gibi kavramlarla tüm dünyayı şekillendirmeye çalışmış. Karşıtı ise Sovyet ise ideal vatandaş tipi istemiş ama bunu genelde totaliter ve otoriter tarzda elde etmeye çalışmış.

Her ideoloji fıtrata açılmış savaş… İnsan yaratmak isteğinde her biri… Ama var oluşlarını toplum mühendisliğine borçlu. Din Devrimi hatta din devrimi eski halkın rızasının hilafına gerçekleşmiş direnenler ya mahpus damlarında çürümüş ama ekserisi idam edilmiş. Elbet havuçlarda ihmal edilmemiş… Yemeyen domuz misali zengin zümre “yaratılmış.”

Diyor ki birileri; toplumu dönüştürmek için İskilipli gibilerinin sehpaya çekilmesi çağın icabı gereği zorunluydu. “İstenmeyen” şiddet tek parti dönemi gibi arızi bir dönemi kapsar. Ama devrimimiz sadece şiddet ve baskıya dayanmaz. Bak “Halkevleri”miz toplumun “aydınlanması için önemli icraatlar yapmış.

Bir kere dil ve din devrimleri müstakil bir ideolojiye dayanmıyor; ticaret, ceza ve medeni kanunları kopya. Orijinal görüşleri yok ki toplumu aydınlatsınlar. Bunlar sürekli toplum mühendisliğine dayanmışlardır. Zor üstüne zor olmadı havuç… Burada oyun bitmez.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.