Ünsiyet; insanoğlunun vazgeçilmez hasletidir, vahşileşme hukuk ve düzenin düşmanıdır. Kaynaşmanın en büyük engelinin apartman daireleri olduğu söylenir; haklı bir eleştiri ama aşırı. Ötekileştirici kanunlar, düşman üreten eğitim sistemi yabanileşmenin hakiki sorumlusu. Fıtratla savaşan ideolojiler; beşeri âdemlikten çıkarır: “Kendileri Allah’ı unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuş olanlar gibi olmayın.” (1)
Milliyetçilik, yabancılaşmanın annesi; bölücü arar, fellik fellik. Bilmez ki esas bozguncu kendisi. Hz. Muhammed (sav)’in medeni devleti Medine’de ki hasmı kavmiyetçilikti. Bir ayette şöyle buyrulur: “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.
Parçalanmayın. Ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi uzlaştırdı; ısındırdı ve O’nun nimetiyle kardeşler oldunuz.” (2)
Tehcir Yasası, İstiklal Mahkemeleri Mezalimi ve Kürt Sorunu gibi meseleler, İslam’ın egemen olduğu bir vasatta meydana gelmedi. Batı’nın taklit edildiği bir dönemde vücut buldu.
Terörün nihayete erdirilmesi için olağanüstü halden genel affa bir uçtan bir uca birçok tez politika arenasında. Lakin çıkar yol, çok daha derin ve hatta uzun vadeli ilaçlara bağlı. Devlet; vatandaşlarının etnik kimliğe dayalı haklarını (ana dilde eğitim gibi) vermek zorundadır. Meşruiyet bunu gerektirir.
Ne yazık ki; Kürtler resmi sahada kimlikleri ile yer alamamakta ve lisanlarıyla maarife katılamamaktadır. Anayasa, onları Türk olarak ifade etmektedir. Kürtçe TV gibi kazanımlar fiili bir durumu ifade etmektedir. PKK terörü vesilesiyle çocukları ölmüş çok büyük bir kısmı da ya gözaltına alınmış ya da mahpus damlarında solmuştur. Bu resim, Kürtlerin kitlesel düzeyde terör örgütüne olan sempatisini arttırmıştır.
Devlet ile tebaa; Kürt ile Türk arasında duvarlar örülmüş yabancılaşma gündeme girmiştir. Sosyolojik ve psikolojik bir kavram olan yabancılaşma; insanlardan ve toplumdan uzaklaşma, ayrı düşme ve keskin muhalefet anlamındadır. Kişinin kendisinden uzaklaşması ve kendi kendine sanal bir dünya oluşturması da “yabancılaşmanın” son raddesidir.
Kürtlerin devletten uzaklaşmasının önüne geçmek anarşinin ilacıdır. Bu merhem acıdır ve yapısal değişim icap ettirir. Baldıran zehri içmeyi gerektirebilir. İçe dönük değişimler icap ettirir. İnsanların temel haklarının verildiği değil zaten yapısal olarak korunduğu bir devlet modeli zaruridir. Yabancılaştırmadan terörist üretemezsiniz.
Devlet; hukukun üstünlüğünü sağlamakla görevli olduğu gibi yabancılaşmayı engellemek için vatandaşlarının tümünün asgari geçim standartına sahip olmasını sağlamalıdır. Sadece sosyal yardım kuruluşları ile yardım dağıtmamalı, herkesi kapsayan geçim garantisi kanun eliyle verilmelidir.
Vahşileşmeye set çekecek bir unsur da örgüt mensuplarını da kapsayacak genel ve kayıtsız aftır. Elbet bağışlamak kolay değil!.. Sosyolojik ve psikolojik şartları da ağır. Ama zaman zaman ferdin ferde işlediği suçlarda bu mekanizmayı işleten otoritenin kendisine karşı işlenen suçlarda acımasız olması dikkate değer.
Sonuç olarak terörün bitmesi için devletin yabancılaşma üretmemesi ve var olan yabancılaşmayı da köklü bir şekilde çözmesi elzemdir.
1)- Haşr Suresi: 19
2)- Al-i İmran Suresi: 103
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.