İletişim nedir?

İletişim, kişinin kendisini ifade edebilmesi midir? Yoksa;
İletişim, kişinin kendisine anlatılan da asıl anlatılmak isteneni çözebilmesi midir?

İletişim marifeti, kişinin kendisine anlatılan da asıl anlatılmak isteneni çözebilme yetisidir.

İnsan şimdiki zaman da yani öyküsünün içindeyken gerçekleri göremez. Görebilmesi için öyküsünden çıkıp yukarıda bakması gerekir. Bu sebeptendir ki insan geçmişteki yanlışlarını, şimdiki zamanda olmadığı, dışardan bakabildiği için rahat görür. Mesele şimdiki zaman da görebilmek…

İletişimin çok kolay, iletişim araçlarının saniyelere varan hızlarının olduğu bir dönem düşünün ki, bu kadar çok bilgi ve haberin yoğun olduğu dönemde hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu ayırt edebilmek iletişim marifeti gerektirmez mi?
Hayatının her tarafı iletişim araçları ile çevrilmiş, iletişim araçlarının ablukası için de olan insanın, kendisine asıl anlatılmak isteneni, gizleneni yani gerçeği görebilmesi mümkün müdür?
Kişiyle gerçeğin arasına, kişi gerçeği görmesin diye sahte koyan, sahteyi gerçekmiş gibi zannetmesini sağlayan illüzyon ustaları vardır. İletişim de insanın önüne konulan bu şifreyi, deşifre ederek gerçeği görebilme sanatıdır.

Günümüzde ki illüzyon ustalarından biraz bahsedersek,

Gerçek niyetlerinin görülmesini istemeyen illüzyon ustaları, yönettikleri iletişim araçları ile, biz olmaktan çok ben olmayı ön plana çıkartarak, meselenin kişinin kendisini ifade edebilmesi olduğunu enjekte ederek, yani gerçeğin önüne sahte koyarak, gerçeğin görülmesini engellerler.

Kişinin kendisini ifade edeceği şeyleri de medya ile bu illüzyon ustaları belirler.
- Bu özgürlük olabilir…
- Bu bağımsızlık olabilir…

İllüzyon hem soyut hem somut yapılabilir. Bir düşünce, fikir, akım, ideoloji olabileceği gibi, bir bürokrat bir sanatçı bir tv programı bir dini grup vs… ile de yapılabilir. Hatta okyanus ötesinden bile olabilir…


Öncesin de…

Belirledikleri amaçlarını etkili olan medya aracı televizyon ile insanın bilinçaltına mesajları, haberler ve birtakım yapımlarla yavaş yavaş yerleştirilir. Kişilerin gerçek dünyasından ayrı bir hayal dünyası oluşturulur. Yani kişinin hem gerçek kimliği hem sanal kimliği var edilir. Zamanla insanın gerçek hayatı unutturularak, kıyası arttırılmış hayal dünyasını gerçekmiş gibi zannetmeye başlaması sağlanır.

Rüyaya daldırılan insanın orada kalabilmesi ve gerçeğe dönmemesi için sosyal medya devreye girer. Burada ki illüzyon ustaları, güzel ve etkili söz söyleme sanatını kullanarak, rüyadakileri istedikleri illüzyona çekebilirler.
Bu noktada insan zihni savaşılmadan ele geçirilmiş ve farkın da olmadan köleleştirilmiştir.

Çok acayiptir ki, illüzyona çekilen insanlar. Yaşadıkları yerde;
- Her istediğini yapabiliyorken
- Her türlü düşünce ve fikrini ifade etme serbestliğine sahip iken,
- Kısıtlayıcı herhangi bir şey yok iken

Özgürlük diye bağımsızlık diye sokağa dökülebilirler. Bunlar;

- Dine hizmetmiş gibi göstererek insanı dinine zarar verir hale getirirler.
- Özgürlük gibi sloganlar adı altında vatana hizmetmiş gibi göstererek bölünmeyi gerçekleştirdikleri gibi, insanı ihanetin eşiğine getirtebilirler.

İleri boyutunu olduğu yerde zaten bağımsız olan insanı , kendi canını vatanın koruyan polisin, askerin karşısına rahatlıkla geçirtebilirler.Yaptıklarını doğru olduğunu savundurarak aksini iddia eden herkesi düşman ilan ettirirler.

Bu noktada yaratıcının ikazı kulağa gelir.

Bunlara ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde ‘Biz ancak ıslah edicileriz!’ derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir. (Bakara 11-12 )

Vatanımız aynı, dinimiz aynı, hepimiz kardeş iken bozgunculardan olmamak, bizi bize kırdırmaya çalışanlara fırsat vermemek için,

Bunları yapmaya çalışanların oyunlarına gelmemek için zaman ayrışma bölünme zamanı değil. Zaman bir olma birlik olma zamanı
Birlik olup dünyaya yeniden hükmetme zamanı sizce de gelmedi mi?