Şurası mahakkaktır ki; kişiye Allah-u Te'ala'yı hatırlatan ve kalpten masiva'nın (Allah-u Te'ala dışındaki bütün varlıkların) silinmesini sağlayan pek çok sebep vardır.
İnsanın, kendi yaratılışından, kainatın yaratılışına kadar baktığı her yerde ve gördüğü herşeyde Yaratanını müşahede etmesi yanında, zikre, nafile ibadetlere, Allah-u Te'ala'nın doslarının meclislerine ve sohbetlerine devam suretiyle de masivadan kurtulması mümkün olur.
işte bu noktada Said ibn-i Cübeyr (R.A)' dan rivayet edilen, Rasul-i Ekrem (s.a.s) Efendimiz'in şu hadis-i şerifini görüyoruz.
"Evliya ullah o kimselerdir ki, görüldükleri zaman Allah hatırlanır. (Nesai, es-Sünenül-Kübra,Tefsir:180,No11235,6/362)
Bu zatların görülmelerinin,Allah-u Te'ala'nın zikrine sebep oluşu, o kişilerin cisimleri olmayıp, ruhlarınıda bulunan batını ve ledünni (manevi) kemalattır. Sebeb bu olunca, ruh da mekansız olduğuna göre, şeyhin huzuru ile gıyabı (yanıyla uzağı) arasında ne fark vardır ki huzurunda yüzüne bakmak caiz olsun da, gıyabında suretini tasavvur caiz olmasın.
Enes (R.A) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasulüllah (s.a.s):
"Sizin en üstününüz, görüldüklerinde Allah hatırlanan kimselerdir" buyurmuştur. (Hakim-i Tirmizi,Nevadirul-usul,sh:141)
Hakim-i Tirmizi (k.s) bu hadis-i şerifin izahında şöyle buyurmuştur:
Allah-u Te'ala'nın dostlarının üzerlerinde açık alemetler vardır. Allah-u Te'ala'ya yakınlığın güzelliği,celal, heybet, kibriya, üns ve vakarın nuru onları kaplamıştır. Onlara bakan, üzerlerindeki melekutu (manevi alemin) eserlerini göreceği için Allah-u Te'ala'yı hatırlar.
Bütün bu analtılan şeylerin madeni ve ruhun karargahı kalptir. Yüz kalbin suyundan içer.
Eğer bir kaplte Allah-u Te'ala'nın müjde ve tahditlerinin saltanat nuru varsa o nur yüze vurur ve kandisine bakan kimseye birr-ü takvayı (iyliği ve Allah-u Te'ala'dan sakınma duygusunu) hatırlatır.
Allah-u Te'ala, kulundan rızasıyla kalp mesrur olup perdesi açılınca, yüzler, kalplere yağan tecellilerle aydın olur.
İşte Rasulüllahın (s.a.s)'in velilere alemet olarak tespit ettiği hal budur.
insanlar üç tabaka üzeridir ki, her bir tabaka kendi marifetiyle tanınırlar.
Bir tabaka vardır ki onlar, Allah-u Te'ala'nın helal ve haramlarını çok iyi bildiklerinden ilim nişanlarını bulunmaktadır. Bu yüzden onlar ilimle tanınırlar.
Bir kısım vardır ki onlar, Allah-u Te'ala'nın tadbir ve yönetim hikmetlerini bilirler, bu sebeble üzerlerinde hikmet alametleri vardır ki, onlar hikmetle tanınırlar.
Bir takım zatlar da vardır ki, Allah-u Te'ala'yı bilirler, onların üzerinde Allah-u Te'ala'nın nur ve heybetinin simat (alametler) ı vardır ki, Allah-u Te'ala ile bilinirler.
İşte onlar Allah-u Te'ala'nın velileridir.
Rasullüllah (s.a.s)'in, Ebu Cuhayfe (R.A) a hitaben:
"Alimlere danış, hikmet sahiplerine karış, büyüklerle oturup kalk (maya çalış)" (Hakim-i Tirmizi,Nevadirul-usul, sh:141) buyurmuş olduğu hadis-i şerifte geçen,"Büyükler" işte bu zatlardır.
Çünkü onlarla oturmakta şifa, görülmelerinde deva vardır.
Diğer insanlar amel ve ibadet sahibidir, birr ve takva ehlidir, böylece tanınırlar ve amellerine nispet edilirler, bu yüzden onlar hakkında: "Bu kişi zahittir, şu kişi müttakidir" denilir.
Ama Allah-u Te'ala'ın velisi gelince, bütün bu söylenen vasıflar kalplerden gider ve bakanların kalplerinde Allah-u Te'ala'nın zikri galip gelir.
Bu izahtan açıkca anlaşıldığına göre, velilerle oturup kalmak çok tesirli bir amel olup, Rasulüllah (s.a.s)'in ashabına emirlerindendir.
İbni-i Mes'ud (R.A)' dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Rasulüllah (s.a.s) şöye buyurmuştur:
"İnsanlardan, Allah'ın zikri için anahtar olanlar vardır ki, onlar görüldüğünde Allah hatırlanır." (Taberani, el-Mu'cemül-Kebir, 10476, 10/2055)
Bu hadis-i şeriflerden açıkca anlaşıldığına göre; salih kulların görülmesi Allah-u Te'ala'nın hatırlanmasına sebeptir.
Görme ise, gözle olan ve olmayan bütün nevilerini içine aldığından netice itibarıyla maddi ve manevi, hayali ve tasavvurı görmeleri de ihtiva eder.
İbn-i Abbas (R.A)dan rivayet edildiğine göre, Rasulüllah (s.a.s):
"Allah'ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmazlar" (Yunus Süresi:62) ayet-i celilesinin tefsirinde:
"Onların görülmesiyle Allah hatırlanır" buyurmuştur. (Taberani, el-Mu'cemül-Kebir,No:12325, 12/13)
Allah-u Te'ala doğru anlayıp, kavramayı nasip ve müyesser kılsın.
Selam bize ve Allah'ın salih kulları üzerine olsun.
Amin!
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.