ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

13 Nisan 2013 Cumartesi 13:06
  • A
  • A

Diyarbakır ve Bingöl’ün sınırında küçük bir ilçe..

Bir zamanlar 20 binin üstündeki nüfusuyla dikkat çeken, yemyeşil coğrafyası tertemiz suyu, havası tarım ve hayvancılığa dayalı ekonomisi ve verimli topraklarıyla çok güzel bir vatan toprağı.

Sabahları aldığınız nefesin bile altın değerinde olduğu, musluklarından akan suyu parayla bulamayacağınız, güneşin doğuşunu ve batışını en romantik şehirlerde bile göremeyeceğiniz güzellikte size sunan; Lice.

Terörün zirveye çıktığı 90’lı yılların ortalarına kadar, belki de biz “İstanbullular”ın adını bile duymadığı bir vatan toprağı. Zorunlu “göç ettirilen” insanlarına rağmen hala ayakta durmaya devam eden bir ilçe. Askerlerin çarşı iznine bile çıkamadıkları dış dünyaya neredeyse tamamen kapanmış ve Diyarbakır’dan Lice’ye gitmek istediğinizde bile kontrol noktalarında kimlik taramasına girerek gidebildiğiniz bir Türkiye Cumhuriyeti toprağı, bu vatanın ve hepimizin toprağı Lice.

Tarıma, hayvancılığa ve hatta sanayii üretimine gayet müsait ve hevesli insanlarıyla, coğrafi imkanlarıyla kaderine mahkum edilmiş bir ilçe; Lice..

Sosyal hayattan uzak insanlarıyla, siftahsız kepenk kapatan esnaflarıyla, hava karardığında bomboş kalan sokaklarıyla; Lice..

Evet; Güneydoğu Anadolu’muzun 30 yıldır bitmek bilmeyen terör ve ölümleriyle, önü kesilmiş yükselişi durdurulmuş, belki de dışlanmış ülkenin gelişiminden nasibini alamamış ve şimdilerde yeniden ayağa kalkmaya çalışan onlarca ilçesinden birini anlatmaya çalıştık.

Gidilen yol ve uygulanan yöntem ne kadar doğru ne kadar yanlış; bunun tartışması ve cevapsız soruları belki de hiç bitmeyecek ama sonunda ulaşılmak istenen yere odaklanacak olursak. “Barış” ya da adına farklı görüşlerden her kitleden insanların koyduğu isimle, her ne şekilde anılırsa.

Hal böyle iken birbirimizle kavga etmek yerine, çıkılan bu yolda Türkiye Cumhuriyeti’nin, tek parça ve kendi içinde kenetlenmiş olarak yoluna devam etmesi tek temennimiz olmalı. Eğer bu başarılırsa gerek iç huzurumuz gerekse tüm Lice’lerimizle birlikte gücümüze güç katacağımızdan şüphemiz yok.
Bin yıldır bu topraklarda barış içerisinde yaşayabileceğimizi bize gösteren atalarımız en büyük referansımız , onların yoluna geri dönmemiz bunun en kolay yöntemi olacaktır.

Bu topraklarda doğmuş ve yaşayan tüm insanlarımız her ırktan ve dinden olmak üzere. Aynı şartlar ve aynı yaşam koşulları içerisinde, eğitimiyle sağlığıyla ekonomisiyle, huzurlu ve mutlu yaşamayı sonuna kadar hak ediyor.

Elele verip artık dünyada ilk 10’a girme zamanımız çoktan geldi de geçiyor bile. Bir an önce tüm yüklerimizden ve ayaklarımızdaki prangalardan kurtulup koşarcasına huzura, güvene, refaha, daha güçlü ve tamamen bağımsız bir Türkiye’ye ulaşmak için tek vücut halinde harekete geçmemiz gerekiyor.
30 yıldır bu yolda heba olan milyarlarca doları bir 30 yıl daha bu yola harcamak yerine ülkemizin her karışına yapılacak yatırımlara harcayacak olursak dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olacağımızdan şahsen şüphe duymuyorum.

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.