Varlik alemi hep devir halinde. Aslina zit gibi varlik alemine gelen hersey, yine geldigi yere kayip gidiyor. Topragin bunda hic kücümsenemiyecek bir yeri var. Bitkiler yeseriyor, görevini yapip tekrar geldigi yere gidiyor. Yeni teknolojiler üretiliyor, onlarda topraktan geliyor, zamanini doldurunca yine devirdaimin carkina karisiyor. Onun kalintilarindan baska bir üretim yapiliyor. Ama onlarin da yine devirdaimin carkinda kirilip, geldigi yere gittigini görüyoruz. Insanlar da bundan farkli degil. Peki insanoglunun bu devirdaimdeki yeri ne? Neden her an birileri varlik alemine gelirken, digerleri gidiyor. Hickimse bu dünyaya demir atip kalamiyor. Nice Peygamberler, Sultanlar, krallar ve güc sahibi zenginler gelmis gecmis. Nerde simdi bunlar? Toprak olmak icin mi geldiler? Hayir. Bu kadar basit olamaz bir insanin yeri. Onun "Insan" olmasi diger varliklardan farkli olmali. Durum böyle olmasa, varlik aleminde insandan daha zeki, daha güclü, daha büyük ve daha uzun ömürlü varliklar arasinda hicde kücümsenemiyecek derecede zayif ve kisa ömürlü. Varlik alemine gelen hersey görevini yerine getirdikten sonra yine yokluk alemine cekiliyor. Peki insanoglunun bu varlik aleminde görevi ve yeri ne? Sadece daha zengin olmak, sadece daha fazla güc sahibi olmak veya sadece daha güzel olanin pesinde olup onunla evlenme, coluk cocuk sahibi olmak mi?
Birseyi icad eden mucid, icad ettigi seyin neleri yapabilecegini, neye yaradigini, sifatini, sinirlarini ve ömrünün ne kadar olacagini en iyi bilen oldugunda hic kusku olmadigina göre; insanoglunu yaradan da insana o kadar cok deger vermis ki, ona yüzlerce degil, binlerce degil, yüzbinlerce (hatta sayisini sadece kendisinin bilecegi) kadar Peygamberler , kendisine insanlari yönlendirenler göndermis, ki insanin asli neydi, neden yaratildi ve ömrü bitince ne olacagini bilsin, yaradanini bulsun diye. Adem a.s. la baslayan bu aydinlatma ve aslina uygun insan olabilme kervaninda son olarak Hz. Muhammedi s.a.v. gönderdi.
Simdi devirdaimde aslina uygun yasayanlar, o sanli Peygamberin s.a.v. birakmis oldugu mirasla yogurarak asil cevherini ortaya cikarirsa, ölümden sonraki hayatta, cakil taslari ve topraklar arasinda cevherin kendini belli ettigi gibi parlak olacaklar. Insani cevher yapan bunlari aslina uygun sekilde isleyen ustalara Seyh, islenen kisiye ise ögrenci manasinda 'Sufi denir'. Cevheri islenmis evliya olmus olana da 'ermis' denir. Bu okullarin en meshuru, kurucusu Peygamber neslinden olan Piri Piran Abdulkadir Geylani (kaddesallahu sirrahu/allah sirrini kat kat arttirsin) dir. Kurmus oldugu okula ise 'Kadirilik' denir.
Herkesin yaradilista Allahin ona takdir ettigi bir cevheri vardir. Nasilki elmas ustasi, hic de degerli birseye benzemeyen bir tasi alir, onu temizler, yontar, zimparalar ve bir pirlanta, elmas veya cevherine uygun olani ortaya cikarir ve onu erdirir, Ricalullah yapar. Sende böyle bir usta bulup onun elinde sabirla ve vefayla yontularak cevherini ortaya cikar ve ahirette de, allahin sevgilisi o cevherlerden ol. Devirdaimin carkina kapilmadan: Aslini bul, aslina dön...
Günümüzde yasayan böyle bir usta istanbulda yasiyor. Seyyid Muhammed, Muhammediye tarikati ustasi bunlardan biri. Tabi arayan Mevlasini bulur. Vesselam
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.