Bir önceki yazımızda “Genel Affın” gündeme girmesinden bahsetmiştik. Yazımızı yazdıktan sonra Başbakan Erdoğan, Diyarbakır’da yaptığı mitingte “Cezaevleri Boşalacak” sözünde bulunmuştur. Ama bugün yapılan Bakanlar Kurulu sonrası Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan’ın bu sözleriyle sadece bir temenni ifade ettiğini söylemiştir. O’na göre ortada bir çalışma söz konusu değildir. Meseleyi iki yönden değerlendirebiliriz.

Birincisi: Mevcut Terörle Mücadele Kanunu’nda yargılanmanız için düşünmeniz yeterlidir. Hangi düşünceyi ifade ederseniz edin mevcut TMK’ya göre ceza alabilirsiniz. Zaten TMK öyle muğlâk hazırlanmıştır ki, siyasi ve sosyal hareketleri tasfiye amaçlı kullanılmıştır. İsminde adalet geçen bir partinin derhal ve şartsız olarak bu kanunu kaldırması lazımdır.

İkincisi: Başbakan’ın sözleri sadece bir temenni değil taahhüttür. Kaldı ki Başbakan temenni makamında değildir. Cezaevinde haksız yere yatan kimseler ve aileleri Başbakan’ı, Başbakan zannetmektedir.

İnsanlara büyük umutlar verir de bu umutları yerine getirmezseniz büyük ve kontrol edilemez nefretleri üzerinize çekersiniz. İnsanların umutları, üzerinde oynanabilecek bir oyuncak değildir. Bana göre bugünkü Bakanlar Kurulu Toplantısıyla hükümet kendi ayağına müthiş bir şekilde sıkmıştır. Bu sözlerin sosyal hayatta ve cezaevlerindeki yansımaları çok kuvvetli ve hızlı bir şekilde yansıdığını hep beraber göreceğiz.

Hükümet, insanları idare ettiğinin farkına varmalıdır. Zaten cezaevleri insanların hayvan muamelesi gördüğü bir yerdir. İnsanoğluna cezaevi fıtrat dışı bir iştir. Bu sebeple İslam’da süreli hapis cezası yoktur. Bir de cezaevinde tuttuğunuz insanların çoğu zulmen oradadır. Haksız yere tutulmaktadır. Cezaevleri hürriyet geriliminin çok gerildiği yerlerdir. Oraları kontrol etmek kolay değildir. Sosyal patlamalar her an olabilir. Bir iftira (TMK dolaysıyla terörist iftirası) sonucu cezaevine düşenlere verilen umut, “sadece bir temenni idi” derseniz, hükümet etme yeri “dalga” geçme yeri değildir tepkisiyle karşılaşırsınız.

Hükümet, insanların umutlarıyla oynarsa yarın öbür gün -hem de çok kısa zamanda seçimlerden önce- “affetmezsen affetme sana mı kaldık” diyecektir. Bu konuya devam edeceğiz.