“Ağır Ceza Mahkemesi Reisi, sanıktan son sözünü sordu:

Sanık ayağa kalktı, elinde bir tomar kâğıt vardı. Uzun bir savunmaya hazırlandığı belliydi. Biraz durakladı, sonra kâğıtları sıranın üstüne bıraktı. Savunmadan vazgeçmişti:

“Ben bunları sadece düşündüm” dedi. Başkan:

“Ama yazdınız.”

Sanık:

“Düşününce yazmadan olmuyor ki kalem çekiyor insanı” dedi.” (Prof. Dr. Faruk Erem)

Başbakan ve Adalet Bakanı, hapishane de bulunan gazetecilerden söz açıldığı zaman “onlar gazetecilikten yargılanmıyorlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamından yargılanıyorlar” açıklaması yapıyor.

Şiir okuduğu için hapis cezası alan Başbakan bunu söylüyor. “Ama o sadece şiir okumuştu” savunması hazır. Sanki “şiir okudu” diye yargılandı. Bölücülük diye uydurulan ve güya halkı kin ve nefrete düşürmekten yani meşhur 312’den yargılandı, Tayyip Erdoğan…

Kanunun adını Terörle Mücadele Kanunu koymuşlar ya zannediyorlar bu kanundan yargılananların hepsi birer cani… Birisi hâkimiyet Allah’ındır sözünden dolayı 6 yıl almış bir diğeri anadilde eğitim haktır dediği için… Orda kenarda duran zavallının böyle bir suçu(!) da yok. Örgüt oyununun fezlekesinin kurbanı… Bir diğeri içeride çöreklenen kadroların kurbanı…

Allah aşkına vicdanın rahat mı Adalet Bakanı… Hele şöyle kenarda köşede kalmış Anadolu’daki mahkemelerin bir tutanaklarını incele… Ama dur bir dakika zaten sen ara sıra; “TMK’yı orta vadede kaldıracağız ama şimdi zamanı değil” diyorsun. Geç gelen adalet mi olur mu hiç?

Geç gelen adalet değil zulüm olur…

Sadullah Bey, Adalet Bakanı olmanızı rica ediyoruz…