ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Ben özgürüm arkadaş!

Ali Sisman

13 Ağustos 2013 Salı 14:25
  • A
  • A

Özgürlük aslında bağımsız olmaktır. Herhangi bir kısıtlama veya zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme ve/veya davranma demektir. Bir başka deyişle serbestliktir. Fakat bu özgürlüğün hiç mi sınırı yok? Sınırsız bir serbestlik midir aslında bahsedilen? Bugün güzel ülkemde hemen hemen her birey çeşitli nedenlerden ötürü özgür olmadığını düşünüyor. Bunu söyleme dönüştürmek bir yana eyleme dönüştürenlerin de varlığı yadsınamaz bir gerçek.

Peki bu özgürlükte sınır var mı ve eğer varsa bu sınır ne? Genel tanımlamaya bakarsak, kişilerin özgürlüğünün sınır noktası diğer kişilerin özgürlükleri ile kesiştiği yerdir. Aslında tanımlama mükemmel görünse de bir anlam karmaşasını da beraberinde getirmiyor değil. Eğer özgürlük serbestlikse ve benim serbestliğim kısıtlıysa nasıl tam manada özgürüm diyebilirim? Cevap aslında basit, sınırsız özgürlük diye bir şey yok, ya da olmamalı. İnsan hakları bağlamında baktığımız zaman da açıkça görebiliriz ki, her insanın özgür yaşama hakkı vardır. Bu özgürlük herkes için geçerli bir kavram olduğu içindir ki bu sınırlar var olmuştur. Ben kişisel olarak serbestim mantığıyla başka kişilerin özgürlüğüne darbe vurmadıkça hiç bir sorun yok. Örneğin özgürlük mantalitesini abartıp, kamu malına zarar vermek isteyen birisi başkalarının o kamu malını kullanabilme serbestliğine zarar veriyor olduğu için burada özgürlük sınırı çizilmiş oluyor. Bir başka örnek verecek olursak, içki içen birisi toplumun rahatını bozmadığı sürece içki içmekte özgür, namaz kılan birisi toplumun huzurunu bozmadığı sürece namaz kılmakta özgür değil midir?

Burada ilk aklıma gelen, Türkiye’de yaşayıp, ezan sesinden rahatsız olan bir kısım insanımızın söylemleri oldu. Peki gerçekten ezan sesi onların özgürlüğüne vurulmuş bir darbe midir? Öyle ya hiç duymak istemediğiniz bir şeyi günde 5 vakit duymak zorunda kalmak özgürlük noktasında bir sorun teşkil ediyor mu? Bunu bir kaç güzel cümleyle açıklamakta yarar var, tam bu noktada toplumsal kabullenme işin içine giriyor. Özgürlüğü eylem ve/veya söylem olarak tanımladık ilk etapta, bir toplumsal kabullenme içerisinde bulunduğunuzda o ezan sesini duymak zorunda kalmanız özgürlüğünüze vurulmuş bir darbe değildir. Aksine o ezan sesini duymak istemediğinizi huzur içerisinde söyleyebilmek, kişilere veya kurumlara saldırı olmadığı sürece özgürlüktür. Bu toplumsal kabullenmenin bir gereğidir aslında. İster dini, ister kültürel açıdan olsun genel kabullenme her durumda çoğunluğun özgürlüğü anlamında değerlendirilir. Bir köyde on kişinin ezanı duymak istememe özgürlüğü baz alınarak yüz kişinin ezanı duyma özgürlüğüne darbe vurmak özgürlüğe darbe vurmakla aynıdır.

Özgürlük istiyorum söylemini eyleme dönüştürüp, başkalarının özgürlüğüne darbe vurma gayretinde bulunulan son olayların bu zaviyeden değerlendirilmesi, çok daha objektif bir bakış açısına sahip olabilmemiz bağlamında oldukça önemli. Ancak o zaman hepimiz 'ben özgürüm arkadaş!' diyebiliriz.

Özgürlük noktasında haklı söylemlerimizi başkalarının haklarına zarar vermeyecek eylemlerle dile getirebilmemiz dileğimle. Sağlıcakla Kalın

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.