Yıl 2013, seçim zamanına az kaldı. Dillerde bozulmamış ezberler, aynı cümlelerin üstündeki tozlar silkelenmeye başlandı bile. Hatırlıyorum, 2002 yılıydı, şeriatçılar ülkeyi ele geçiriyor deniliyordu. Borazanlar çalınıyor, halkın galeyana gelmesi için etekteki taşlar yavaş yavaş açığa çıkarılıyordu. Halk cahil denildi, ülkemin okuma yazma oranından dem vurulmaya başlandı. Cumhuriyet düşmanları ülkeyi ele geçirecek, Atatürk’ün mirası yerle bir edilecekti. Hapisteki adam, başbakan olacak ve ülke İran’a dönecekti. Daha da önemlisi ve belki en tehlikelisi; Başörtüsü ve onun simgelediği kara zihniyet(!) ülkenin çöküşünü hazırlayacaktı.
Üniversite yıllarında hocalarımız çoktan söylenmeye başlamıştı bile, bizlerin ne kadar zeki olduğundan dem vurup hemen arkasından; “bu yobaz zihniyete dur diyecek olanlar sizlersiniz” gazıyla bizleri fikren ve zikren yobazların(!) karşında durmaya davet ediyorlardı. Hele ki Danıştay saldırısı sonrası Laikliğe atılan kurşun(!) için gündem oluşturuluyordu. Yürüyüşler tertip ediliyor ve bunlara bir dur denilmesi gerektiği dillendiriliyordu. Anlatmakla bitmez ya bir de Teğet Geçme muhabbeti var, hatırlamayanımız yoktur, ne dalga geçilmişti. Hiç birisi de düşünmedi ki sonradan balon gibi şişip kalırız diye.
Bu Süreçte ülke yabancılara satılmıştı, özelleştirme adı altında en çok kar getiren (!) devlet kurumlarımız bir bir yabancılara peşkeş çekiliyordu. Ekonominin iyi gitmesi bizi aldatmamalıydı; çünkü bu Amerika ve İsrail güdümünde gerçekleşen bir politikanın ürünüydü. Ta ki -Van Münüt- olayına kadar. O da bir kurgu ve düzmeceydi, nedeni ise büyük orta doğu projesinin eş başkanlığındaki yerini sağlamlaştırmak için yapılmıştı. Hemen atlamadan belirteyim, Wikileaks belgeleri ile de bütün bu yargıların doğruluğu ispatlanıyor ve ülkeyi yönetenlerin kirli çamaşırları gün yüzüne çıkıyordu.
Seçimden bir iki ay önce başlayan ve her defasında gerçekleşen hezimetin ardından tekrar kullanılmak üzere kuş beyinlerin ücra köşelerine gizlenen bir şey daha var, bugünlerde yavaş yavaş kamuoyu oluşturulmaya başlanmıştır bile, Gemicik muhabbeti. Evet bu muhabbet ile de aslında güzel bir malzeme elde ettiklerini sananlar halkımızdan daha uzun bir süre darbe yemeye devam edecekler gibi görünüyor.
Son olarak Ergenekon ve benzeri davaların avukatlığına soyunanların, olayı mahkeme kararlarına bırakmak yerine haftalarca ülkenin gündemini işgal edenlerin de bir hesabı kitabı vardı belli ki. Kiminin derdi IETT arazisi, kiminin ki tabanını kaybetme korkusuydu aslında. Peki son 10 yılda bir genç bakışıyla gerçekte neler oldu? Bir sonraki yazımda nasipse devam etmek dileğiyle.
Teşekkürler
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.