Gün geçmiyor ki yeni bir gıda haberi duymalım.Gıda dediğime bakmayın bahsettiğim gıdalar vücut direncimizi ayakta tutmak , beslenmek için değil haberin konusu bu durumların tam tersi.Nerde hormonlu gıda nerede at eti, sakatat eti, kanserojen madde haberlerde.

Tabi durum böyle olunca al alabilirsen ye yiyebilirsen. Herkezin hayatta değer verdiği birileri vardır.bu değer nisbetindede insan karşısındaki insana en iyiyi en güzeli ikram etmek ister. Fakat konu gıda olduğunda bunu istisna tutmamız gerekecek neredeyse.En basitinden bir örnek vermek gerekirse; evde küçük çocuğunuz var. Gittiniz markete yoğurt alacaksınız tam o anda aklınıza akşam ki haber geliyor.Yoğurtlarda jelatin olduğu haberini anımsıyor ve vazgeçiyorsunuz.Yandaki reyondan salam alcaksınız sakatat haberleri zaten bitmiyor. Peynire yöneliyorsunuz bitkisel yağ ve nişasta aklınıza geliyor.

Kanserojen madde içeren gıdalara ürünlere hiç değinmek istemiyorum.ben kaleme almak milleti üzmekten haya ederken bazıları nasıl bu ürünleri piyasaya sürüyor millete yediriyor aklım almıyor.Bunları öğrendiğimiz kaynakta Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olunca inanmamakta mümkün değil tabi.

Bunların yanında tüketiciye doğru ürünleri sunan yok mu var tabi.Bu firmaların hakkınıda yememek lazım.Ama bu firmaların sayısıda bir elin parmaklarını geçmiyor.Takdir edersinizki her zaman hemen heryerdede bulmak pek mümkün olmuyor..

Bakanlık konu ile ilgili çalışma yapıyor.Bu ürünleri teşhir ediyor, denetlemeleri artırıyor.Peki bu şekilde bu dolandırıcılığın sonu gelir mi?Aralıklarla bakanlık açıklamalarına devam ettiğine göre demekki sadece bu şekilde bitecek değil.AB uyum süreci kardeşim yapma, etme deyipte ikna etmekte pek mümkün görünmüyor.

Yani konu dürüst olmayı gerektiriyorsa ne yapma demekle olur, ne etme demekle nede cezalarla.Önce insanın kendi vicdanında bir mahkeme olacak.Orada bir yargı yapacak o yargıdan sonra işini görevini yerine getirecek.

Allah kimsenin vicdanını mahkemesiz bırakmasın.