ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Analiz 2: Lizbon’da skoru korumak mı yoksa artırmak mı?

Asım Çalık

30 Nisan 2013 Salı 20:20
  • A
  • A

Gökhan Lazio maçından sonra 2-0’ı korumak adına psikoljik olarak çok geriye yaslandıklarını söylemişti. Botev’ekarşı 0-0’ın , Plzen’e karşı 0-1’in özellikle son yarım saatinde ve Lazio’ya karşı 2-0’ın rövanşında “koruma iç güdüsüyle” aşırı geriye yaslanan bir Fenerbahçe’ye şahit olmuştu gözlerimiz. Ancak ilk Benfica maçında gördük ki 1-0’dan sonra farkı artırmaya çalışan bir Fenerbahçe vardı ve asla geriye yaslanmadılar. Lazio maçını düşündüğümüzde, takımın “defansa aşırı gömüldüğü” senaryosunu hatırladığımızda, benim kişisel fikrim; ilk maçta ki 1-0’lik skor, 2-0’dan daha avantajlıdır eğer Fenerbahçe gibi hep”koruma psikolojisiyle” oynayan bir takımsanız. Nedeni de şu olsa gerek; İtalya’da ki maçta, ilk maçın verdigi 2-0’lik rahat skor Aykut Hoca’ya da sirayet etmis, 2-0’ı nasılsa korurum düşüncesi Sow’un sakatlığında, takımı klubede santraforsuz bırakmış, Hoca Semih’i kadroya almamıştı. Sözün özü; Fenerbahçe’nin benchde gol atacak bir ayağı yoktu, Krasic hariç tabii!!! Ve pratikte gördük ki, nasılsa skoru korurum rahatlığı ve defansda gereğinden fazla gömülü oynamak bize İtalya’da çeyrek final’i kaybetme üzüntüsünü yaşatabilirdi. Ancak Benfica maçının düşük skorla bitmesi, skor anlamında takıma “bu skoru öyle ya da böyle korurum, gol yemem, atmama da gerek kalmaz psikolojisi” vermeyeceği icin, Baroni’nin kaçan penaltısını ve direklerden donen topları arayacağımızı sanmıyorum. İlk mac 3-4 gol ile bitseydi tur zaten İstanbul’da gelmiş olurdu ancak benim burada anlatmaya çaliştığım garip bir şekilde ve belki de futbol’un mantığına aykırı olarak, ancak bardağın dolu tarafından bakıyorum, 1-0’lık skorun 2-0’lık skordan daha iyi olduğu düsüncesidir. Takim 1-0’ı korumanın yanında, ister istemez gol atmak isteyeceği için, Sarı Lacivertliler bir ya da iki gol bulacaklardır diye düşünüyorum. Çünkü kafalarının bir köşesinde skoru “korumak” duygusu varken, diğer tarafında da,Lazio maçnın aksine, “artırmak” duygusu da illa ki olacaktır. Nitekim, Kayserispor maçı sonrası Lig TV’ye verdiği röportajda Kocaman’ın “bütün gücümüzle sadece skoru korumak değil, doğru oyunu bulabilmek için çaba göstereceğiz” demesi, Hoca’nın da planlarında skoru korumak kadar artırmanın da “hedefde” olduğunu gösteriyor. İlk maçta orta sahada Topal ve Raul’un uyumunu aramayız umarım. Hele Kayserispor maçında gördüğümüz Topal’dan sonra üzülmemek elde değil. Onların yokluğu bence kaçan penaltıdan da, direklerden de, skorun kısır kalmasından da daha tehlikeli. İkisinin yokluğu orta sahada hem sert oynamamızı engelleyecek, hem kademe eksikliği yaratacak hem de şut yüzdemizin düşmesine sebebiyet verebilecektir.

Fenerbahçe hangi taktik ve kadroyla oynamalı?

Sakat ve cezalılardan dolayi ilk 11 için cokda geniş yelpazede bir kadromuz yok aslinda bu maç öncesinde. Bir sakatlık olmadığı takdirde kalede Volkan, defansda; Gökhan, Yobo, Egemen, Ziegler dörtlüsü olacaktir. Caner’in dönüşüyle Aykut Kocaman orta sahayı beşleyip, ileri de Sow’u merkez forvet olarak tek bırakacagı aşikar. Sagda Kuyt, Solda Caner ile Lazio maçında ki sisteme yakın oynamamız büyük olasılık. Ancak Stoch’un Kayserispor maçında ki olağanüstü gayreti ve gol atma isteği Aykut Kocaman’ın kafasını karıştıracak gibi gözüküyor. Stoch’u forvet arkasında, Caner’i solda kullanıp maç içinde her ikisinin yerlerini değiştirerek rakibi şaşırtmak isteyebilr. Ama bu takım fazla hücum odaklı gözükeceği için uzak bir ihtimal gibi kağıt üzerinde. Kocaman Stoch ve Semih’i klübede maçın her anında oyuna gireceklermiş gibi hazır tutacaktır. Defansın önündeki ikilinin ve önde ki üçlünün ortasında kimlerin oynayacağına karar vermek zor. Selçuk, Baroni, Salih ve Mehmet Topuz bu bölgeye adaylar. Kocaman Selcuk-Topuz ikilisine defansın önünde yer verip, üçlünün ortasında da Baroni’ye şans verebilir. Fakat Kayserispor maçının ikinci yarısına baktığımızda, Topal’ı orta sahada sağ çizgiye yakın oynarken gördük. Belli ki Kocaman defansın önünde Topuz ve Baroni’yi “beraber nasıl oynarlar?” diye gözlemlemek için Topal’ın yerini değistirmiş. Bu arada Selçuk’un oynamasıda takıma hep psikolojik mesaj olarak gitmiş; “fazla ileri çıkma, merkezde kal”. Şahsi fikrim defansın önünde defansif ön libero olarak Selçuk’un, ofansif ön libero olarak da Baroni’nin oynayacağı yönünde. Umarım takım Selçuk’la çok gömülmez geriye. Forvet arkası içinde Kayserispor maçında dinlendirilen genç Salih ile Kayserispor’da oynadığı dönemde forvet arkasında oynayan Topuz’un oynama ihtimalleride pratiğe dönüşecek cinsten .

Aman dikkat!!!

Genç forvet Rodrigo ve tecrübeli santrafor Cardozo’ya dikkat!!! Ceza alanına yakın, yay üzerinde çok sert ve düzgün şut çekiyorlar. Bordeaux’un ipini böyle bir vuruştan sonra Rodrigo çekti, yine yaklaşık aynı mesafeden Cardozo’nun çektiği şutu tamamlayan Rodrigo oldu ve golü Benfica’nın hanesine yazdırdı Newcastle karşışında. Her ikisine de şut imkanı vermemek gerekiyor. Ceza sahasına yakın serbest vurusları ve kornerleri de çok etkili kullanıyorlar takım olarak. Neredeyse tum defans hattı uzun boylu; Garay;1.88cm, Kaptanları Luisao;1.93cm, oynarsa Jardel; 1.92cm, Nemanja Matic, 1.92cm; duran top organizasyonlarında sürekli golü koklayan isimler.
İlk maçta Benfica’ya top göstermeyen Fenerbahçe aynı oyununu tekrar edebilirse, takım oyununu yinelerse, defansıyla ve ofansıyla bir bütün olursa,bölgeler arasını mesafeyi dar ve kısa tutarsa, skoru korumanın yanına, aklının bir köşesine “gol atmalyım” düşüncesini koyarsa; finali getirecek gol ve golleri maç içinde mutlaka bulurken, adını UEFA finaline yazdıran takım olacaktır. Gönlüm 2-2’den yana. İnsallah top bizi sever ve kolkola finale gideriz onunla beraber Perşembe gecesi. Çubukluyu yüreğinizde hissederek oynayın yeter……

Asım Çalık, New York, 04:28

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.