Christian Baroni. Sarı Lacivertli forma altında Kocaman tarafından Alex’in gidişinden sonra “Alex kılığına” büründürülmeye çalışıldı hep. Tabii ki hiçbir zaman Alex olamadı ama öyle anlar geldi ki kullandığı kornerlerin etkinliği, frikikleri gole dönüştürmesi Fenerbahçe tribünlerini heyecanlandırdı zaman zaman. En büyük özelliği oyunun her iki yönünü de oynayabilmesiydi ama istikrarı yakalama adına Alex’e asla yaklaşamadı. Yine de Trabzon maçları onun hep yıldızlaştığı maçlardı Alex sonrası. İstikrarı simgeledi Trabzon maçlarında attığı goller, çevirdiği karşılaşmalar. Hem Saraçoğlu’nda, hem Avni Aker’de golleri yazandı Christian.
Ama bu hafta yok. Tahkim kurulu geçit vermedi kendisine. Ersan’ın cezasının yarı yarıya inmesiydi umutla beklenen ama olmadı. Geçtiğimiz senelerde Terim’in cezası ertelenirken, şu an Rize’de oynayan Lua Lua geçtiğimiz dönemde Karabük’de mücadele ederken cezası tehir edilen, geçen sene Mart ayında Gökhan Zan’ın iki maçlık cezası bire indirilip kalanı ertesi yıla atılırken, Christian “acaba Trabzon maçında oynayabilir miyim?” diye niye umutlanmasın ki? Çok safsın be kardeşim. Fenerbahçe’nin her zaman günah keçisi olduğunu, üvey evlat muamelesi gördüğünü bilmezmiş gibi boş yere umutlanır, niye yöneticilerini de telaşa verirsin ki? Canın sağolsun be Baroni. Üzülme sen. Kendini gelecek maçlara hazırla. İçin rahat olsun. Senin görevini Alper fazlasıyla yapar Pazartesi Avni Aker’de. Bu sefer maymuncuk onda. Çilingir olmak onun görevi senin yerine bu seferlik. Görev ve nöbet değişimi yani.
Alper Kanatta mı Oynamalı?
Aslında Ersun Yanal geçen hafta neredeyse yüzde yüzde yakın bir oranla doğru on biri buldu. Bilemiyorum farkında mı kendisi? Geçen seneki Egemen-Bekir ikilisine dönüldü, her ne kadar hocanın inisiyatifi olmasa bile. Alves’in yokluğu aslında kazanç Fenerbahçe için. Keza Raul’ün oynamaması da. İkisinin yokluğu demek kırmızı kart riskinin otomatikman yarıya azalması demek aslında. Bence tek eksik Webo. Şu anki formuyla Kuyt oynamamalı kanaatimce. Webo’nun arkasına soldan sağa; Alper-Moussa-Emenike dizilmeli. Ne güzel olurdu. Webo arkası üçlünün yer değiştirerek oynaması Onur’un başını döndürebilirdi. Tabii ki Webo tam fit olmadığı için bu bahsettiğim dörtlünün Avni Aker’e çıkması mümkün değil ama bu dörtlüyü denemeli Yanal bir sonraki hafta Erciyes maçında.
Günümüzün Avrupasına baktığınızda özellikle önde oynayan dörtlü hep hareketli ve genç futbolculardan oluşuyor ağırlıklı olarak. Veya merkez forvet arkası; değişken, her göreve adapte olan üçlüler var artık. Tecrübelilerde var ama ters ayaklı oynama, sağ kanadın solda, sol kanadın sağda oynaması gözler önünde. Bazı hallerde forvetleri kanat oynayan, kanatları forvet oynayan oyuncularıda görmek mümkün. Wenger’in Arsenal’ine bakarsanız Giroud aynı Webo gibi merkezde sabit kalırken; Podolski, Rosicky, Cazorla, Chamberlain gezgin oynuyorlar. Yani sabit görev almamışlar, maçların durumuna göre değişik görevler edinmişler. Ancak onların ikinci sabiti de Mesut. Genelde Giroud’un arkasında oynuyor. Keza Brenda Rogers da Liverpool’da Suarez, Sturridge, Coutinho, Sterling’i farklı farklı kullanıyor hep. Aynı şekilde Pep Guardilo Pizarro ya da Mandzukic’i merkeze konuşlandırıp diğerlerine hep farklı mevkilerde görev vermiş maçına ve rakibe göre. Bayern Munich’de Pep’in joker olarak kullandığı Thiago Alcantara isimli bir oyuncu var ki Ersun hoca Alper’i aynı şekilde çok yönlü olarak kullanabilir. Alcantara 22 yaşında Alper gibi. Hocası tarafından kanatta, defansın önünde ve forvet arkasında kullanılıyor.
Alper’in de oynadığı Kasımpaşa ve Gençlerbirliğine karşılaşmalarına bakarsanız; bu maçların ibresinin Sarı Lacivertlilere kaymasındaki en önemli faktördü Alper. Kasımpaşa maçına sol kanatta başlayan, Gençler maçının ikinci yarısının başında Sow’un Emenike’nin partneri olmasıyla sol kanadın rüzgarı olan Alper, genç olmasının da avantajıyla Bayern’in elindeki Thiago’nun rolünü üstlenmelidir Fenerbahçe’de daha fazla sorumluluk alarak. Yeterki kendisine inansın. Bu kapasite onda var.
Eğer Fener Kazanırsa...
Devam edeyim cümleme... Sadece maçı kazanmakla kalmaz, özgüvenini de kazanır. Şampiyonluk yolunda kafası rahatlar. Deplasmandaki kazanamama fobisi rafa kalkar. Olimpiyat’a ve Arena’ya kaybetme korkusu olmadan gider Sarı Lacivertliler.
Bu maçın şifresi sabır oyunudur. Sakin kalmalı, stressiz oynamalıdır futbolcular. Geçen haftaki dağınık gol kaçırma yarışı son bulmalıdır. Kaçacak goller Karadeniz Fırtınasını cesaretlendirir.
Keşke diyorum Yanal Kuyt’ı klübede maçın ikinci yarısına hazır olarak saklasada, sağ öne Topuz’u koysa. Bu Gökhan’ı rahatlatacağı gibi Caner’in gidiş gelişlerini de etkileyebilir. Büyük ihtimalle Webo’nun oynaması çok zor olduğu için Kuyt klübede “yedek forvet” olarak saklanmalı ve oyunun gidişine göre kullanılmalıdır. Ayrıca Topuz’un temkinli oyunu ve ters kademe anlayışı defansı rahatlatabilir Caner ve Gökhan’ın ileri çıkışlarında.
Trabzon Onur ile Olcan’ın önderliğinde bakalım diğerlerini ne kadar sürükleyebilecek bu ikilinin yanına maçı kazanmak adına? Son cümlem; sakin kalan kazanır, stres yapan üç puanı bırakır.
7 Mart 2014 Cuma, New York, 04:21
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.