Tahmin edebileceğiniz gibi Dirk Kuyt’dan bahsediyorum. Hollanda milli takımından dönüşü sonrasında, yakın arkadaşlarının belki oynamaz diye organize ettiği yaş günü partisini, belki oynarım düşüncesiyle kibarca reddeden, rengi mora dönen ve şişen gözüne rağmen hocam oynamalıyım serzenişiyle Konya maçında görev alan, Fenerbahçe’nin profesyonellik ve istikrar abidesi, Mert ile birlikte gösterdiği olağanüstü mücadeleyle, kendisine zaman zaman yapıştırılan bal yapmayan arı yakıştırmasını da çöpe atıverdi dünkü oyunuyla. Eskilerin klasik deyimiyle sahada basmadık yer bırakmadı Hollanda’lı.
Oyunun ilk 15 dakikasında orta sahadaki yalandan paslaşmalar, izleyenlere geçen senenin Fenerbahçe’sine az kaldı imajı verir gibi olsada üretkenlik sıfırdı. Seyredenler ne şut, ne de pozisyon görebildiler. Son iki maçın 3’er gol yenilerek bitirilmesi, Sarı Laciverlilerin maça sistem değişikliği ile başlamasının yegane sebebiydi. Emenike ve Webo birbirlerine daha yakın oynayarak klasik 4-4-2’ye dönmeye çalışmış gözüktü Ersun Yanal. Kanat oynama nitelikleri olmayan Alper’in, bu eksikliğini gençliği ve dinamizmiyle giderebileceği düşünülmüş ancak bu yanılgı, ikinci yarıda alışıla gelmiş düzene döndürdü takımı ve Emenike sola, Alper de Webo’nun arkasına kayınca, ilk yarıda kaleye gidemeyen ve topu ileriye taşıyamayan takım normal oyununu oynamaya başladı ikinci perdede. Çift forvete dönmek belki orta sahayı güçlendirme adına doğruydu ama sol taraf işlemeyince, teorideki bu hesap şaşırdı ve ilk yarıda istenilen ataklar yapılamadı. Bunda Eskişehirspor’un da etkinliği vardı elbette. İlk devrenin son yarım saatinde orta alanda alan daraltıp, Erkan’ın liderliğinde sürekli koşu ve ayağa pas yapmaları, bu sene ayakları pas tutan Fener’in orta sahasının topu koşturmasını engelledi haliyle. Defans hattındaki her oyuncu Fenerbahçe adına büyük kazançlar getirdi gelecek adına. Gökhan oyundan çıkana kadar eski günlerine dönme şevkiyle oynadı. Taraftarların merakla beklediği Egemen-Alves göbeği nihayet sahadaydı ve uyumlarıda iyiydi. Caner’se özellikle ikinci yarıda sert, mücadeleci oyunu ve 69’da attığı deparla Kuyt’a gol şansı yaratmasıyla alkışı hak etti.
Penaltıcıların Başına Dert Oldu Mert
Baba’dan kalma kalecilik genleriıyle ilk penaltısını 2010-11 sezonunda Colman’a karşı kurtaran Mert geçen hafta ve bu hafta sadece kurtardığı penaltılarla değil, kalesine gelen gol hedefli şutları da kalesinden uzak tutarak, Fenerbahçe kalesinde en az Volkan kadar ben de varım dedi. Mert’in penaltı başarısı bir kalecide olması gereken özgüven ve konsantrasyon yetilerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Hem Emenike varken, hem de Sow ile beraber son 15-20 dakikalık bölümde Eskişehir’in beraberlik saysını aradığı dakikalarda Sarı Lacivertlilerin hızlı atağa çıkması, kontratak futbolunu da zaman zaman uygulayabileceğini gösterdi. Keşke Stoch PAOK’a gönderilmeseydi de Emenike ve Stoch hem kendi kanatlarında, bazen de ters kanatlarda beraber oynayabilselerdi. Krasiç varken Miro’nun gidişi futbolun etiğine de, mantığına da hiç uymadı.
New York, 5:36
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.