ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Başkan mı? Yoksa başka mı?

Asım Çalık

21 Haziran 2013 Cuma 10:36
  • A
  • A

Ligin bitimiyle beraber Aziz Yıldırım’la gerginlik yaşayan Aykut Kocaman’ın istifası Fenerbahçe’yi yeni sezon öncesi bir depremin içine soktu. Sonra UEFA’nın sürpriz tavrıyla şikenin tekrar gündeme gelmesi ve Avrupa’dan men edilme riski, nihayetinde sezon açılışına 10 gün kala henüz teknik direktörün belli olmaması, Kocaman’ın yarattığı depremin artçıları olarak devam etti. Şu an itibariyle Fenerbahçe türbülansa girmiş bir uçağın durumunda seyrediyor. Herkes pür dikkat UEFA’da ki şike davasına, yapılacak savunmaya ve alınacak sonuca odaklanmış vaziyette.

Her ne kadar oynattığı futbol tarzıyla çok eleştiri alsada Aykut Hoca’nın Türkiye Kupası zaferi ve Avrupa üçünlüğü herşeyin bir anda üstünü örtmüşken, sürekli olarak başkan tarafından; “O Fenerbahçe’nin öz evladı, ben burda olduğum sürece kendisi de teknik direktörümüzdür” denirken, hocanın gidişiyle henüz takıma bir teknik direktör atanmaması anlamsız ve çok gecikmiş bir karar gibi geliyor bana. Aykut Hoca göreve geldiğinde kendisinin hem sportif direktör hem de teknik direktör olarak sorumluluk alması ne kadar yanlışsa, şu an olanlarda o kadar yanlış ne yazik ki. Ne teknik direktörünüz var ne de sportif direktörünüz var ve siz transfer yapmaya devam ediyorsunuz. Daha sezon başlamadan büyük yanlışlıkların olduğu görüntü itibariyle muhakkak. Başkanın artık başkanlıktan çıkıp hem teknik direktörlüğe hem de sportif direktörlüğe soyunmuş olması ne garip değil mi? Herhalde bunun en büyük kanıtlarından biride Yıldırım ile Kocaman’ın aralarından yaşanan Holmen tartışması. Aykut Kocaman’ın hayır demesine karşılık, başkanın o bir dünya yıldızı demesi ve bir futbolcu için kararın teknik direktörün sözüyle değilde başkanın son sözüyle verilmesi, Fenerbahçe’de ki teknik direktörlük ve sportif direktörlük müesseselerinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor bizlere. Dünyanın üst düzey liglerine ve üst düzeyde ki takımlarına baktığınızda tek bir elden hem teknik direktörlüğün hem de sportif direktüğün yapılmadığını görürsünüz. Mesela bu sene UEFA Kupası finali oynayan Benfica’nın teknik direktörü Jorge Jesus, sportif ya da futbol direktörü eski ünlü futbolcu Rui Costadir. Keza Barcelona’da aynı tarz bir yapı içindedir ve teknik direktör ve sportif veya futbol direktörü kavramları mevki itibariyle farklılıklar içerir, Tito Vilanova ve Andoni Zubizarretta bu görevleri üstlenmişlerdir. Maalesef bugünlerde Aziz Yıldırım takımın hem teknik direktörü, hem sportif direktörü, hem de başkanı olarak görev yapıyor ve dünya futbol litarütürüne adını yazdırıyor ilginç bir şekilde.

Teknik Direktör Neden Açıklanmıyor ya da Açıklanamıyor?

Bunun sebebi açık; UEFA’nın kararı bekleniyor. İyi güzelde, UEFA’nın kararı Fenerbahçe’nin Türkiye Süper Liginde oynamasına engel değil ki. Diyelim ki ceza geldi; Bunun Şampiyonlar Ligi ile ilgili olacağını UEFA zaten belirtti ki local lig için bir tehlike gözükmüyor. Başından beri ağırlıklı olarak üç teknik direktörün adı dolanıyor etrafta; Ersun Yanal, Mustafa Denizli, Mircea Lucescu. Teknik direktörün açıklanmamasını şöyle yorumluyorum kendimce; UEFA derse ki Şampiyonlar Ligine gelmiyorsun o zaman ibre Yanal’a döner, eğer ceza yaptırımı olmazsa da önce Lucescu sonra da Denizli’ye gidilir. Ancak Mustafa Denizli’yi takımın başına getirmek hem Terim’li, Drogba’lı, Sneijer’li şampiyonluğun en büyük adayı Galatasaray’ı ister istemez baskı altına alacaktır, hem yerli hem yabancı futbolculara extra motivasyon getirecektir, hem de olası bir UEFA ve üstüne Yargıtay’dan çıkacak ve dolayısıyla başta başkan olmak üzere klübü kaos ortamına sokabilecek yeni bir kriz kararına karşı, Denizli’nin bilgisi, tecrübesi ve düzgün duruşuyla klübün olası zor günlerden aynı 3 Temmuz sürecinde olduğu gibi az hasarla çıkması sağlanabilecektir. Ersun Hoca her ne kadar Avrupa’da Gençlerbirliği ile geçmişte UEFA Kupasında 4.tura çıksada, Milli Takımı çalıştırmış olsa da, Fenerbahçe gibi hedefleri büyük bir camia için çok kapalı bir kutu olmasada, tam açık bir kutuda değil açıkcası. Bu yüzden Mustafa Denizli ismi böylesine kritik bir dönemde Fenerbahçe’nin futbol matematiği kadar futbol mantığınada uyan en doğru kişiliktir kanımca.

Merkez Şişti ama Forvette Sow ile Webo Yetmez

Teknik direktör sorununun yanında diğer büyük sorunda Fenerbahçe’nin forvet hattıyla ilgilidir .Anlaşılan o ki Semih ile yollarını ayırmaya kararlı olan yönetim, Benfica’lı Cardozo gündemde gibi gözüksede, Sow-Webo ikilisinin yanına kimseyi almayacak gibi gözüküyor. Webo’nun gelişiyle beraber Fenerbahçe forvet hattının adeta ikizleri haline gelen Sow-Webo birlikteliği, bu sene en az onlar kadar bir başka santrafor ile desteklenmez ve bunun için ligin ilk yarısında aynı geçen sene ki gibi puan kaybetme riski göze alınıp, Şubat ayında ki ara transfer beklenirse, korkarım ki elinde Drogba, Sneijder, Burak, Umut ve hatta Elmander gibi, büyük ihtimalle Colin Kazım da dönüyor, güçlü seçenekleri olan Galatasaray’ın bu sene dördüncü yıldızı takması çok da zor olmayacaktır. Tek forvetle oynanan benzeri bir Benfica maçı kabusu yaşanmak istenmiyorsa eğer Fenerbahçe cephesinde, mutlak surette kaliteli yabancı bir santraforun takıma kazandırılması gerekmektedir. O yüzden en az teknik direktör kadar kaliteli bir diğer forve tde Fenerbahçe futbol takımı için olamazsa olmazdır lig öncesinde. Fenerbahçe gelecek sezon hem Avrupa’da hem de Türkiye’de başarılı olmak istiyorsa bir yerli bir yabancı forvet almalı, başta Krasiç olmak üzere Yobo, Baroni ve Raul’de gönderilmelidir.

Hem Beşiktaş’a hem de Fenerbahçe’ye UEFA davasında bol şanslar. Yolları açık olsun.

New York, 02:55

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.