ÖNE ÇIKANLAR :

YAZARLAR

Çöküş….

Asım Çalık

06 Mayıs 2013 Pazartesi 09:21
  • A
  • A

Fenerbahçe’nin Lizbon dönüşü ilk durağı Olimpiyat Stadıydı. Bilmiyorum farkındalar mıydı ama aslında garip bir şekilde önemli bir maça çıkıyorlardı. Kazanılması halinde hem Şampiyonlar Ligi garanti altına alınacak, ön elemelere katılabilme açısından, hem Galatasaray maçına daha rahat çıkılacak hem de Türkiye Kupası Eskişehir Yarı Final maçına, dolayısıyla Eskişehir’i geçme ihtimaline istinaden Türkiye Kupası Finaline daha bir stressiz konsantre olabilecek ve hazırlıklarını da ona göre yapabileceklerdi .

Yorgun takımı ayağa kaldırma adına sakatlar ve yorgunların bir çoğu yoktu. Tüm bunlara rağmen Kocaman ofansif bir kadroyla çıkıyordu işleri garanti altına almak için. Emre, Baroni, Stoch, Sow ve Webo işi erken bitirebilmek hedefiyle ilk 11’delerdi. Kuyt’ın Benfica maçında kaburgasının ezikliğine rağmen oynuna devam etmesi sonrasında, Sow bugün onun yerini dolduruyor ve sağ kanatta başlıyordu maça. Ne Emre ne de Perşembe gecesi belki de yokluğunu en çok hissettiğimiz Topal çare olamadı Fener’in isteksiz ve arzudan yoksun futboluna. Dağınıktı Sarı Lacivertli ayaklar. Baroni’niyi oyunun başında 20-25 dakika ilk defa bu kadar defansın içine girip oyun kurmaya çalışırken gördük ama Fener’in ne kanatları, ne de defansı oyuna giremezken, orta saha Benfica maçında ki çöküntüyü üzerinden atamamış, forvetleri de hayalet gibiydi. Eğer maçın başlarında Efe golü yapabilseydi, Fener’in fişini cok erkenden çekebilir ve işini de erkenden bitirebilirdi. Geri pas, yan pas çokdu ama ne gol pozisyonu, ne kullanılan korner ne de kaleciye zor anlar yaşatan bir şut vardı bu yarıda.

Psikolog da olmak gerekir

Fenerbahçe futbol takımının ruhu yoktu bu devrede de. Aklını ve bedenini belki Lizbon’da, belki Amsterdam’da, hatta Türk Hava Yollarının İstanbul dönüşünü yapan uçağında bırakmışlardı. Kocaman baktı işin içinden çıkamıyor, “deli mi yoksa dahi mi” diye adı çıkan bir adamın geçmişte uyguladığı değişikliklere giderek Baroni ve Emre’nin yerine Salih ve Semih’i alarak müdahale ediyordu oyuna. İlk defa Semih, Webo, Sow beraber oynuyorlardı. Herhalde kendileri de şaşırmışlardır “ilahi hoca” diye. İyi güzel de hep böyle sıkışınca mı yapmak gerekir bu tarz sürprizleri. Takımı her an hazır tutmak gerekmez mi? Yazık değil midir Semih’le Stoch’a? Oynatma oynatma, hani derler ya bir güzel cilaladım, ironi yapıyorum tabii ki bu noktada; bir güzel paslat bu delikanlıları, moralman çökert sonra da yürüyün de onlara. Teknik direktör aynı zamanda bir psikolog olmalıdır futbolcularını yeni maçlara hazırlarken yenilgiler sonrasında. Neredeyse koca sene klubede, tribünde, evinde oturmaya alışan Stoch’un bir Avrupa yarı final maçında 15 dakikalığına “hadi koçum; hem beni, hem takımı, hem de kendini kurtar” dercesine sahaya sürülmesi ne gariptir? Böyle bir mantık ne Avrupa’da final oynar, ne de Türkiye’de şampiyon olur ne de cağ atlatabilir takımına. Önce kafaların değişmesi gerekir. Takımınız 4-4-2’ de oynar, 4-2-3-1’ de oynar, 4-3-3’de oynar. Önemli olan sizin takımınızı, oyuncularınızı, futbol denen bu güzel oyunu kafanızda nasıl şekillendirip, uygulamalarınızla sahaya hangi taktik, 11veya 18 ile çıktığınız değildir sadece; bilakis saha dışında da takımızın başında bir lider olarak sosyalitisiyle, psikolojisiyle, futbolcu, yönetici ve diğer organları arasındaki ilişkileri de en üst düzeyde tutmanızdır. Yoksa bir maçı kazanır diğerini kaybedersiniz; aynı dün akşam ki gibi, bir Avrupa Kupasını kaybeder veya kazanır, başka bir Avrupa Kupasını kazanma ihtimalini yitirebilirsiniz aynı geçtigimiz Perşembe akşamı gibi. Üzerinde durulması gereken, takımınızı A’dan Z’ye ayakta tutabilmek, oyuncularınıza bir hoca olduğunuz kadar, bir baba ve ağabey olabilmek,onlara hak ettikleri değeri verebilmek, haksızlıklara asla meydan vermemek ve taraftarın yüreğine aşkla işlediği, ileride sadece Fenerbahçe Futbol Takımına değil, geniş çerçevede bakarsanız Fenerbahçe Spor Klübüne çok uzun yıllar hizmet edebilecek, kaptanlık meterbesine ulaşmış bir profesyonelinizi “yangından mal kaçırır gibi göndermek” olmamalıdır.

En sonunda sahada kaybetseniz bile akıllarda, gönüllerde kazanabilmek olmalıdır. Fenerbahçe önce bunu yapmalı, bunu başarmalıdır……

New York, 3:08

YORUM YAZ
Henüz yorum yapılmamış.

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.