Rusya macerasında takımını değişik sistemlerle oynatan, rakibe göre maçlara farklı düzenlerde çıkan Bilic, Süper Ligin başlamasıyla beraber takımına 4-2-3-1 sistemini uygun görmüş ve hemen hemen her maçda bu sistemden taviz vermeden devam etmiş yoluna. Sahada ki bu yerleşim düzenine uygun olarak, soyunma odasında taktik tahtasına yazılan ilk Bilic kanunu; “İleride tek forvet arkası Fernandes” olmuş.
Trabzon maçında Mustafa-Fernandez ve Eskişehir deplasmanında da Eneramo-Fernandez ikilisi oynamakla birlikte, diğer maçlar hep Almedia-Fernandez isimlerine kayıtlı. Bilic’in çok ilginç bir özelliği daha var. “Sisteminden asla taviz vermeme inadı” sadece sahaya yayılma şekliyle ilgigi değil. 4-2-3-1 sistemini sabitlemekle kalmamış, diğer taraftan başka alternatif sistemler kullanmadığı gibi; orta saha çıkarıp orta saha almış, forvet çıkarıp forvet almış oyuncu değişikliklerinde. Mağlup giden Antalya maçında Olcay çıkmış, Mustafa’yla forvet ikilenmiş, golsüz biten Rize maçında Dentinho, Mustafa ve Ömer oyuna girerlerken; çift forvet arkası Fernandes resmi görüntülenmiş. Ama gelin görün ki o resmi yapan ressamın ismi Slaven Biliç değil, yardımcısı Nikola Jurcevic olmuş hocanın cezalı olduğu maçlarda. Görünen o ki Hırvat Hocanın frekansları sadece “A Planı” ‘na ayarlı. Asla bir “B Planı” yok. Örnek mi? Evinde gol bulamadığı Karabük maçında onca puan kaybından sonra oyunu riske edip çift forvete dönememiş. Bakın ne yapmış? 65’de Almeida’yı oyundan alıp, Eneramo’yu sahaya davet etmiş. Yani liderden 7 puan gerideyken bile çift forvete dönememek, risk alma cesareti gösterememek tuhaf olsa gerek. Yoksa haddinden fazla sabır mı demek lazım? Geçenlerde; “Orta saha oyuncularım çift forvet oynamaya hazır değiller” demişti. Acaba Fernansdes’le beraber ileride 1+2 oynamak kafasında; “Defans zaafiyeti yaratır” düşüncesinde mi Hoca? Mesela son Konya maçında 70’de Ferdandes’i çıkarırken oyundan, Necip’in yerine Eneramo’yu alıp çift forvet deneyebilirdi en azından ama yapmadı. Ya Fernasdes varken çift forvet oynamak istemiyor, ya da hakikaten orta saha oyuncularına güvenmiyor.
O zaman o çift forvetli sisteme hazır olmayan orta saha oyuncularına bir bakalım Kartal’ın. Olcay; 26, Gökhan; 21, Oğuzhan; 21, Veli; 25. Genelde bu dörtlüyü kullanmakla birlikte, Necip; 22, ve Hutchinson, 30,’ı da kullanmış Bilic. Böylesine bir orta sahaya güvenmeyip, çift forvetle oynamaktan tereddüt etmenin tek sebebi Ferdandes’li kadro yapısının defansif açıdan doğuracağı sonuçlardan çekinmek olsa gerek. Peki Alex de Souza gibi “Gol atarak skor farkı yaratan bir karakter” olmayan Fernandes, Hocanın taktiksel anlamda beyin jimlastiği yapmasına engel midir? Asla değildir. Daum nasıl Alex’e özgü ; 4-4-1-1’ i keşfettiyse, Bilic’in de değişmez kararı “Tek forvet arkası Fernandes” düzenidir. Fakat bunca puan kayıplarına bakılırsa, “B Planı” olarak da Ferdandes’siz çift forveti artık hesaplarına almalıdır Bilic gerektiğinde sıkışan oyunları çevirmek adına. Kazanan Konya maçının kadrosuyla çıkacaktır Beşiktaş sahaya kanımca. Eğer Ferdandes’den yana bir sıkıntı olmazsa oyun içinde, kalıplaşmış futbol yapısından Bilic’in asla taviz vereceğini düşünmüyorum. Bence Fernades’den ziyade, Siyah Beyaz’lıların orta saha dörtlüsünün uyumu onlar adına oyunu çevirecek faktördür. Konya maçındaki Oğuzhan-Veli-Gökhan-Olcay uyumu ve diriliğidir aslında Fenerbahçe’yi sahasında zorlayacak olan. Ve özellikle Gökhan Töre’nin sağ kanattan içe katederek getirdigi toplar Sarı Kanarya’nın başına dert açabilir. Fener’in Gökhan’ıyla Caner’i, ileri gidip de geriye çabuk dönemezlerse, bu ele avuca sığmaz dörtlü cezayı da keser, faturayı da gönderir şaşkınlıklar arasında. Enerji deposu 20’lerinde ki bu dört delikanlıya karşı, yaşlı orta saha karakterlerine sahip olan Fenerbahçe’nin maç boyunca baş ağrıları yaşayacağı hislerini taşıyorum. Yaşlara bakınca; Fernandes, 27, ve Almeida’nında, 29, otuzun altında olduklarını unutmayalım.
Fenerbahçe tarafında da herhangi bir sürpriz beklemiyorum açıkcası. Defansda kanat bekleri gene sık sık çıkarlarken, Antalya maçının aksine Emre-Baroni-Alper üçlüsüyle oynamak intihar olur Fenerbahçe adına. Lamine Diarra’nın golünde kafayla ikram ettiği topda Antalya’nın gol atağını başlatan Baroni bu maç dinlenip, Portekiz Milli Takımından Dünya Kupası vizesiyle moralli dönen Raul’e bırakmalı görevini. Galatasaray maçında attığı golle hem gerçek Fener’li oldu Christian, hem de maçı kazandıran. Dinlenmeyi hak etti bence!!! Antalya maçında bir anda düşen orta saha ve ileri gidip geriye dönemeyen defansını sağlama almak adına mutlaka Topal veya Şahin ilk 11’de çıkmalı. Bilic’in Fernandes’i ilk isim olarak tahtaya yazdığı gibi Topal veya Şahin’de Fenerbahçe’nin ilk isimleri taktik tahtasına yazılması gereken. Hücuma çok çıkan ve sürekli gol arayan bir yapıya bürünen bir takım için defansın önüne oluşabilecek zararları karşılayacak bir “Sigorta uzmanı” koymak olmazsa olmaz ev sahibi ekip adına. Böylece 33 olmasına rağmen gününde ve sakin bir Emre ve Gönül; 28, Caner; 25, Topal; 27, Raul; 30’un rakip orta sahanın genç nesilleriyle kafa kafaya mücadelesine ortak olurlar gibi geliyor bana. Topal’ın defansın içine girerek 3-4-3’e dönen rakamsal düzenle oynayacağını düşünürsek Fenerbahçe’nin atağa kalktığında, bu noktada Ersun Yanal’ın ileride ki üçlünün hangi kimlikler taşıyacağına karar vermesi, 90’larda kazanılan maçlardan daha zor olacağa benziyor. Sow-Emenike-Webo-Kuyt dörtlüsünden bu kez dinlenme ödülünü kim alacak dersiniz? Bence Pierre Webo Sarı Laciverlilerin olmazsa olmazı. “Ceza alanı” golcüsü olarak oynaması muhtemel Sivok ile Ersan’ı yıpratacak ilk isim. Hem Sow, hem Emenike çok moralli. Birisi gol atmış, diğeri attırmış ama golü attıran eski günlerini hatırlatarak yapmış bunu. Hangisini yedek bıraksan zor karar. Diğer tarafta gol yollarında zayıf kalan ancak maçın tamamında ayakları bir saniye bile durmayan, istirar abidesi bir adam; Dirk Kuyt. Hem defansda, hem de ofansda çok çalışan, asla “Ben” triplerine girmeyen belki de en ideal “Takım oyuncusu”. Tercih Emenike’yle Kuyt arasında olmalı bence. Webo ile Sow tamamsa, bulmacanın son kelimesi olan Kuyt veya Emenike’nin seçimine kalıyor final kararı. Ersun Hoca şurdan yola çıkmalı; Galatasaray maçındaki gibi sakin ama emin, bir o kadar da ekonomik mi oynamalı yoksa özellikle Antalya maçının ilk 20-25 dakikasındaki gibi rakibi bunaltıp nefessiz mi bırakmalı Fenerbahçe? Sow’un Gökhan’la anlaşması son maçda mükemmeldi. Galibiyet golünde Caner’in Emenike’yi topla ileri atışı da çok iyiydi. Bence Emenike oynamalı, skoru erken bulmaya çalışmalı Fener, 90’lara ve artılara bırakmamalı bu sefer. Maçın ilerleyen bölümlerinde de Kuyt, Alper, Salih tercihleriyle ve hatta Topuz ve Selçuk opsiyonlarıyla oyunu tutmalı. Sow’u sağa, Emenike’yi sola koymalı ama Emenike’ye de şu mesajı vermeli hoca maçdan önce; “En az Kuyt kadar koşacak, onun kadar geri defansa yardım edeceksin ve sürekli ileri geri deplase olup hücum pres yapacaksın”.
Öyleyseyse hep beraber göreceğiz zaferin sahibini. Fernades+Almeida’yla tek forvetli düzeninden şartlar ne olursa olsun asla taviz vermeyen, futbolu kadınların güzelliğiyle kıyaslayacak kadar futbola aşık Bilic mi? Yoksa 3 forvetli düzeninde koşmayı, çok gol atmayı, rakibi ısırmayı seven, ve olgun ama gençlere taş çıkartırcasına 90’lar ve artılarda maç kazanmanın asilliğini takımının damarlarına enjekte eden Yanal mı? Bende sizler gibi sabırsılıkla bekliyorum Cumartesi’yi. Şimdiden iyi seyirler.
27 Kasım Çarşamba 2013, New York, 02:18
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.