Alex’in olduğu dönemde herkesin merak ettiği kaptanın çift forvet arkasında oynamasıyla Fenerbahçe’nin nasıl bir performans göstereceğiydi. 2009 Kasım ayında, Kasımpaşa’ya karşı Semih-Güiza arkasına Alex’le çıkan Sarı lacivertliler 1-3 gibi keyifsiz bir skora razı olmuşlardı. Daum’un “tek forvet arkası Alex buluşu” harikulade bir keşif iken, Alex’li dönemde “çift forvet arkası Alex” denemeleri müthiş bir doku uyuşmazlığı göstermişti hem iç saha, hem de dış saha maçlarında.

Hatta “Fener derbileri tek forvet oynasın, Anadolu takımlarına Alex’i çift forvetin arkasında koştursun” nidaları adeta şehir efsanesi haline gelmişti Kadıköy sokaklarında.

Geçtiğimiz yıl her maçında hücum presi ve golü 90 dakika aklından hiç çıkarmayan Yanal içinde; “Webo-Emenike-Sow-Kuyt dörtlüsü bir arada oynar mı?” deniliyordu. Bu dörtlü çıkış tünelinden sahaya girerken görünmeseler bile, evet bazı karşılaşmaların sonlarında doğru maçı çevirmek adına beraber oynamışlar ve çıkış tünelinden soyunma odasının yolunu beraber tutmuşlardı.

İsmail Kartal’ın böylesine önemli bir derbi deplasmanına sahadaki 4’lüyle çıkacağını futbol aklımla hiç düşünmemiştim inanın. Maç öncesi beklentim; Hasan Ali ve Alper’in Çubuklu’yu giyecekleri üzerineydi. Ancak geçen sene ilk 11’de görülmeyen ya da belki de bir kere görülen 4’lüye benzer görüntü vardı dün akşam. Tek fark Webo-Diego değişikliğiydi. Rakip yeni transferleriyle ne kadar kapalı kutu olsa da, sahaya çıkan Sarı Lacivert kadro çok riskliydi. Böylesine bir düzende takım belki ileri giderdi ama zamanında geri gelebilir miydi? Cevaplanması gereken soru bu olmalıydı soyunma odasında taktikler verilirken. Görüldü ki takım ieri gidemediği gibi, geriye dönerken de zaman zaman zorlandı. Futbol kariyerinde Alex gibi asla 3’lü sistemde oynamayan Diego tercihiyle Fenerbahçe’de Kocaman’la başlayan ve kafalara kazınan, “bu takım 4-2-3-1 ile 4-3-3’ü oyun içinde değiştirerek oynar” felsefesi bir anda yıkıldı. Yani Fener’in sistem tılsımı bozulmuş oldu.

Alper-Hasan Ali-Webo Niye İlk 11’de Yoklar?

Caner’i cesaretinden, işine olan saygısından ve en fazla da formasına olan sadakatından dolayı tebrik etmek gerekir fakat Bekir’in Constant’ı kaçırmasıyla gelen tehlikeli ortayı hem de sağ ayağıyla savuşturmasıyla daha ilk dakikada sakatlanarak oyun dışında kalabilir ve takımını 4 ila 6 hafta arasında yalnız bırakabilirdi. Hasan Ali böyle okazyonlarda oynamayacaksa ne zaman oynar acaba? Alper Meireless’in yokluğunda, Diego henüz yeterince güçlenmemişken neden Emre ve Topal’ın yanında ideal sisteme sadık kalmak adına ilk 11’de yeşil çimene ayak basmaz ki? Moussa ve Emenike milli takımlarından problemli dönmüşken, fiziken ve manen yorgunlarken, Webo; zihnen, bedenen, ruhen fit durumdayken 80 dakika böyle bir oyuncuyu klübede bekletmek hangi teknik adam felsefesiyle açıklanabilir? Sormak hakkımız değil midir İsmail Hocaya?

Trabzonspor yepyeni ama reklamı fazla yapılmamış, henüz ün kazanmamış bir araba markasıydı mücadele öncesinde. Maçın genelinde birbirine yakın bloklar kurarak defans yapıp, basketbol tabiriyle fast break’e çıktılar arada bir. Waris-Konstant-Yattabare üçlüsüyle koştukça açıldılar ve tehlikeler yarattılar Mert’in kalesinde. Waris fiziğiyle değil ama süratiyle ve sadece kanatta kalmayıp ceza alanına girmesiyle eskilerin ele avuca sığmayan Dobi Hasan’ını hatırlattı bana. Sol kanatta çok iyi driplingler yaptı. Sadece kendini değil, topu da koşturdu Ganalı. İleriki maçlarda sağ kanatta Sefa’nın daha fazla süre alması ve Cardozo’nun katılımıyla Karadeniz fırtınası daha sert esecek gibi sanki.

Bakmayın siz maç sonunda ortaya çıkan Fenerbahçe’nin \%68-32 topa sahip olma üstünlüğüne. Koca 90 dakika, “tüh be bu da kaçar mıydı?” denecek tek pozisyon üretemeyen, sadece 2 Topal, 2 Diego şutuyla, 1 Caner frikiğini Onur’un kalesine gönderen şampiyon bir takım için dün akşam sahneye konulan oyun “Yalan Rüzgar”ından başka bir şey değildir kanımca.

15 Eylül 2014 Pazartesi, New York, 01:12