Akhisar maçında kaybetmek aslında normaldi ama şampiyon olma lügatında böyle bir mağlubiyeti görmek istemiyordu taraftarların hiçbirisi yeniden. Hele de ezerek şampiyon olmuşken. O yüzden belki de çoğu taraftarın aklı da, kafası da, hissi de bulanıktı maç öncesinde. En büyük istekleri galibiyet görmek, golleri seyredip şampiyonluğun tadına varmaktı.
İnanın maç öncesinde kendi adıma Fenerbahçe'nin mağlubiyetini hiç düşünmemiş, bir o kadar da böylesine pasif bir Karabükspor izleyeceğimi de hiç hesaba katmamıştım. Savaşçı kişiliğiyle ve Sarı Lacivertlilere ters gelmesiyle tanıdığımız Tolunay Hoca; ismi gibi demir çelik bir takım yapmıştı ama Karabükspor'un demir çelik karakteri Fenerbahçe'nin şampiyonluk ateşine dayanamayarak maçın hemen başında eriyip gitti. Akhisar gibi onların yaptığı centilmenlik duruşuna şapka çıkartmak lazım. Umarım devamını da gelecektir.
Son haftaların bilindik isimleriyle çıktı takım sahaya. Futbol saygısı bunu gerektirirdi zaten. Koca sezon takımı taşıyan isimler taraftarlarına teşekkür etmeli, cefakar taraftarda formasını terinin son damlasına kadar ıslatan oyuncularını alkışa boğmalıydı.
Seyircinin Moussa'ya verdiği maç öncesi destek dikkat çekiciydi. Kuyt'dan, Emenike'den gelecek sezon bilmem kaç milyon eksik alacak olması mıydı bu ilgi bilinmez ama Sow'da hep oyunun içinde kaldı. Daha fazla gol atabilirdi. Emre'ye asist yaptı. Solda, sağda, ortadaydı. Fenerbahçe'nin ileri üçlüsü öldürücü ve bitirici. Kuyt-Emenike-Moussa klasik yer değiştirmelerini yaptılar ama bir o kadar da verimli oynadılar. Kuyt ve Emenike belki gol atamadılar ama gol pasını verdiler, ya da atak başlatıp golün bir önceki adımına ayak koydular. Bu üçlünün içine yine en çok girendi Raul. Son haflarda "kaliteli futbolcu" olduğunu hatırlaması, eğer kalacaksa seneye Fenerbahçe için büyük bir kazanç olacak. Hep Meireless'i yazıyorsun da Topal'ımızı unutuyorsun diyenler olabilir aranızda. Onu yazmaya gerek yok bence. İstikar kelimesinin anlamını öylesine içine sindirmişki her maça aynı iştahla başlayıp bitirmesi olağanüstü. Hani deriz ya; "bir futbolcu başarıya aç olmalı" diye. İşte bu klişenin karşılığı Topal. Sanki Galatasaray, Valencia, Fenerbahçe, Milli Takım formalarını hiç sırtına geçirmemiş gibi hep istekli. Kimi zaman görünmez adam, kimi zaman örümcek adam, kimi zamansa bir çekirge misali sahanın her yerinde görmek mümkün Mehmet'i. Bu sene sadece bir defa Türkiye Kupasında tandem oynayan Topal dün Bekir'in çıkışı ve Selçuk'un oyuna girişiyle tekrar görev adamı olduğunu gösterdi. Belki orası gerçek yeri değil ama "defansif" yönleriyle o aslında "defansif bir joker" gerektiğinde. Salih'in aksamasıydı bu değişikliği yaptıran Ersun Hoca'ya. Salih'in oyuna girdikten sonra orta sahada arkadaşlarından geri kalması Yanal'ı tedirgin etti. Salih bu yaz çok sıkı çalışıp güçlenmeli. Bir de her şeyden önce karar vermeli. Fenerbahçe mi Avrupa mı diye. Kararsız kalmak için çok toy, çok tecrübesiz. Katedeceği yol epeyce fazla. Eğer kalacaksa Kadıköy'ün geleceği olduğunu bilmeli, kendisini ona göre yetiştirmeli.
Caner Erkin....Yine savaşcıydı dün akşam. Avrupa'ya gideceği transfer dedikodularına hiç aldırış etmeden mükemmel oyun halkalarına bir yenisini ekledi. Sinirini frenlediğinde belki de dünyanın en iyi 10 sol bekinden birisi. İkinci golün sert ortası onundu. Son golde kullanılan kornerde onun ismi yazılıydı. Daha ne olsun? Ne Caner'i, ne de Sow'u kaçırmamalı Fenerbahçe elinden. Bu sene Avrupa'ya gidilir mi, cezadan ne haber gelir bilinmez ama şu anda yapılması gereken 4. yıldızın kazanılmasını hesap ederek, takıma takviye yapmakta. Gidecekler listesinde Caner ve Moussa'nın olması futbol ayıbı olur Fenerbahçe adına ayrılacak olurlarsa. Şampiyonu tekrar alkışlarken, gösterdikleri disiplinli oyunun da gelecek seneki şampiyonluğun şimdiden müjdecisi olduğunu belirtmek isterim.
Asım Çalık, 10 Mayıs 2014 Cumartesi, Bebek, İstanbul, 3:10pm
Yorum yapmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir. Yada Misafir Olarak Yorum Yapabilirsiniz.Üyeliğiniz varsa üye girişi yapabilirsiniz. Yeni üyelik için üyelik formunu kullanabilirsiniz.