Francisco Guillermo Ochoa Mangana. İsminin uzun olması sebebiyle arkadaşları tarafından “Memo” diye çağrılmış kimi zaman. Ochoa, Brezilya’nın en azından mutlak gol kokan 3-4 pozisyonunu milyonların şaşkın bakışları arasında kurtarıp Meksika’nın sahadan puanla ayrılmasının en büyük faktörüydü dün gece. Kollarını her tarafa açabilen bir ahtapot gibiydi adeta.

Sakın bu satırları okuduğunuzda Brezilya’nın Meksikayı ezdiğini falan zannetmeyin. Aksine özellikle ikinci yarının ilk yirmi dakikalık bölümünde çok baskılıydılar. Uzatma dakikalarında neredeyse golü de bulmak üzerelerdi.

Ochoa aslında bir kaleci rakip ataklarda nasıl yer tutar onu gösterdi futbol tutkunlarına ve gelecekde kaleci olacaklara. “Toplar üstüne gitti” diyenler de olacaktır mutlaka ama daha çok tecrübesini konuşturdu Brezilya’nın baskın olduğu dakikalarda. Fransız Ajaccio’nun kalesini üç yıl koruduktan sonra, bu yıl takımının küme düşmesiyle free agent pozisyonunda şu an. Meksika ilerki turlara adını yazdırabilirse eğer, rakip forvetlerin başına dert olacak kıvamda bir kaleci Ochoa.

Japon Hakem Olmayınca

Felipe Scolari Meksika karşılaşması öncesinde yapılan basın toplantısında, “Oyunun başından sonuna kadar konsantrasyonumuzu bozmamalıyız. Ne zaman Meksika’yla oynasak bize zorluk çıkartıyorlar.” demişti ve korktuğu başına geldi. Meksika kolay lokma olmadığını, her ne kadar 5’li defans yapsada Dos Santos, Peralta, Vazquez, Jimenez’le hızlı atağa çıkabileceğini gösterdi. Brezilya kendini Neymar ve Oscar’a bağlamış gibi. Ne Fred ne de Jo asla Breziya’nın ağırlığını taşıyacak santraforlar değil. Dün geceki puan kaybından ziyade Brezilya’nın iki maçta da kötü oynaması esas sorun. Bakalım Scolari’yle Parreria kafa kafaya verip çözüm bulabilecekler mi bu kötü futbola. Dün gecenin en iyi oynayanları Marcelo ve David Luiz’di ev sahibi adına. Birazda Neymar kıpırdadı ama yetmedi.

Cüney Hoca’yı İzlemek

Sanırım hayatımda ilk defa bir hakemi seyretmek önemliydi bir futbol maçında kendi adıma. Sırf Çakır’ın performansını görmek için bu maçı izledim desem inanın abartmış olmam. Cüneyt Hoca için klasik bir söylem var sizlerinde bildiği gibi. “Türkiye’de baskıya dayanamaz ama Avrupa’da rahat maç yönetir”diye. Dünkü maçda inanın baskıya filan takılmadı Çakır. Hareketleri, oyuncularla diyaloğu, oyunu dengede tutuşuyla ve asgari düzeyde kalan hatalarıyla, Ochoa kadar olmasa da, yardımcılarıyla beraber oyunun güzel gidişinde baş roldeydi. Sevgili Doğan Babacan da büyük bir kıvaçla izlemiştir hocamızı. Hele ki son dakikalarda Marcelo’nun oyuna devam etmek yerine düşmeyi tercih etmesine prim tanımaması gecenin en doğru kararıydı bence.

İspanya hariç diğer Avrupalı büyüklerin oynadıkları güzel futbolu görünce “bu Brezilya’nın işi zor” demek geliyor insanın içinden. Ochoa liderliğindeki “Meksika ne yapar?” derseniz, ikinci yarının ilk 20 dakikasındaki gibi oynarlarsa; “her an her şeyi yapabilirler” derim.

18 Haziran 2014 Çarşamba, Astoria, New York, 03:10am